Page 7 - kappadokia_kralligi
P. 7
Takriz
Kappadokia Krallığı tarihi, Kayseri tarihinin çok önemli bir parçasıdır.
MÖ 332 ve MS 17 yıllarını içine alan yaklaşık 349 yıllık bu dönem Orta
Anadolu’da Kayseri merkezli bir bölgenin ayrı bir ülke olarak sabitleşmesi
ve buradaki kültür değişimleri, sadece bu bölgenin ve Anadolu’nun değil,
genel tarih içinde de dikkat çekici bir yeri bulunmaktadır.
Bölge Hitit, Geç Hitit, Firigya ve Lidya Dönemlerini geçirdikten sonra MÖ
VI. yüzyılın başlarında Persler ’in (İran) eline geçmiş, burasının Kappadokia
ismi (buna yakın bir isim) bunlar zamanında kullanılmaya başlanmıştır.
Persler, Kappadokia dahil Anadolu eyaletlerini satrap dedikleri valilerle idare
ediyorlardı. İşte Kappadokia’nın bu satrap, valileri, MÖ 334 yılında Büyük
İskender’in doğu seferinde Anadolu’yu ele geçirmesi ve Pers İmparatorluğu’nu
ortadan kaldırması üzerine bağımsızlıklarını ilan etmek ve bölgelerini daha
da genişleterek bir krallık haline getirmek imkânını bulmuşlardır. Bölgede
yeni hâkim unsur Makedonyalıların bile müdahil olamadıkları bu krallık,
daha sonra, tarihin en büyük imparatorlarından biri olan, Anadolu ve Ön
Asya’da hâkimiyetini yaymaya başlayan uzun ömürlü Roma’nın kontrolü
altına girmiş ve krallar adeta onların birer valisi gibi olmuşlardır. Nihayet
Roma, 350 yıllık ömrünün sonunda, sözde krallık halinde yaşamakta olan
himayelerindeki bu devleti tamamen ortadan kaldırıp Kappadokia Eyaleti
olarak kendine bağlamış ve doğrudan kendi valilerini tayin etmiştir.
Kappadokia Krallarının, asılları Pers Satrabı olduklarından başlangıçta
tabii ki Pers kültür ve inanışına sahiptiler. Ariarates, Ariaramnes ve Ari-
obarzanes gibi isimler taşıyan satrap ve krallların İran menşeili oldukları
muhakkaktır.
Persler bilindiği üzere bu devirde ateşe tapıyorlardı. Bu yüzden ilk Kappa-
dokia Kralları da aynı İran rahipleri gibi, uçları yüzlerine kadar uzayan ve
adına tiara denilen meşin başlıklar giyiyorlardı. Orta dönemlerinden itibaren
Hellenistik kültür ve dinini kabul eden krallar artık Hellen ve Roma İmpa-
ratorları gibi giyinip o tarz görüntüye girmişlerdi. Bütün bu değişiklikleri
vii