Page 22 - Hacıkılıç Mahallesi Kitap
P. 22

22  - Hasan Sami Bolak                                                                                                                                 Hacıkılıç Mahallesi  - 23
                                                                                                                              Fırıncı

                                                                                                                         (*) Şee(r)dimiz


                                                                                                                            “Deli Memed”


                                                                                                                            Hacıkılıç  Mahallesi,  Baruthane  Sokağı’nın  Çandır
                                                                                                                     Mahallesi’ne  doğru  uzantısında,    Ali  Osman  Kuruşçu  Emmi’nin
                                                                                                                     evinin    biraz  ilerisi  ve    çapraz  karşısına  yakın  yerde    bulunan
                                                                                                                     mahalle fırınında ekmeklerimiz pişerdi.. Biz çocuklar daha uyurken,
                                                                                                                     akşamdan  yoğurulup  ekşimeye bırakılmış  bakır  leğen  içindeki
                                                                                                                     ekmek hamurunu ya “Büyük  Anam” (Biyanam-Büyükannem) veya
                                                                                                                     babam fırına götürüp sıraya sokardı. Eğer  fırında beklemeyi göze
                                                                                                                     alırlarsa,  hamurun ucundan  taze bir pide “attırıp” getirirler ve biz
                                                                                                                     de o sıcak pide ile sabah çorbasına kaşık sallardık.


                                                                                                                            O devirde, bilhassa kış döneminde en iyi kahvaltı, kış gelme-
                                                                                                                     den  evde  kesilip  kurutulan  un  çorbası  idi.   Limon  olmadığı  için,
                                                                                                                     yazları bağda hazırlanan koruk ekşisi özenilerek(su ile inceltilerek)
                                                                                                                     çorbaya  dökülür  ve  ekşi  tad  vermesi  sağlanırdı.  Çorba,  genellikle
                                                                                                                     soba üzerinde   pişirilir ve büyük  tasa  veya   lehençeye   (ilağançe)
                                                                                                                     boşaltıldıktan sonra, soğusun diye o tas veya leğençe,   içi su dolu bir
                                                                                                                     tepsiye konulur ve böylelikle iskembinin ortasından bulunan çorbaya
                                                                                                                     ev ahalisi kaşık sallardı!


                                                                                                                            Bizim  hane halkı; aynı ana ve  babadan olma 10 kardeşle,
                                                                                                                     anne-baba ve babaanne (Büyük anne-Biyana) ile birlikte 13 kişiydi.
                                                                                                                     Kalabalık  olduğumuz  için  en  geç  üç  günde  bir  “koca  bir  leğen”
                                                                                                                     hamur  yoğurulurdu. Fırında,  sazlardan  biçilerek  getirilen
                                                                                                                     “berdi”lerle  pişen ekmekleri, genellikle fırının, biraz zihinsel özür-
                     Bu, asfalt ve iki yanı arabalarla dolu İstasyon Caddesi,                                        lü sayılabilecek şee(r)di “Deli Memed” getirir; buna karşılık da ken-
                    1950’lerde  siyah parke taşı ile döşeli idi.
                     Hacıkılıç Camii yanında bulunan Baruthane Sokağı’mızdan,                                        disine ekmeklerin birinden kopartılan “ekmek başı” verilirdi.
                    yoldan giden arabaları sayardık. Ticari taksiler şimdiki gibi
                    damalı ve mutlaka sarı renkli değillerdi.                                                               “Deli Memed”, sahiplerine götürdükten sonra onlardan alıp
                     Arabaların beyaz zeminli plakalarında:  Ticarilerde;                                            akşama kadar biriktirdiği bu “ekmek başlarını” zannederim satardı.
                    T Kayseri (ve numara)
                    Hususiler de ise:                                                                                (*) Şee(r)d: Çırak
                    H - Kayseri (ve numara) yazılıydı.
























     PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26   27