Page 288 - ibrahim_tennuri_gulseni_niyaz
P. 288

Prof. Dr. Muhittin Bağçeci | Dr. Rasim Deniz  | Şeyh İbrahim Tennûrî ve Gülşen-i Niyâz


             dembeste               :kanını dondurmuş soluğu kesilmiş, susmuş.
             demi revan             :ruh üfleme.
             demsaz                 :uygun arkadaş.
             dermande               :bîçâre, zavallı, aciz.
             deryâ-yı vahdet        :birlik denizi.
             destâr                 :sarık.
             destigir               :elini tutan, düşmüşü kaldıran.
             deriçe                 :pencere.
             derdal                 :dertli.
             derden                 :terinden.
             derd-i ser             :başı belalı, baş belası.
             derdment               :dertli.
             derviş bûd             :derviş idi.
             deyyâr                 :dolaşıp gezen kimse.
             deyr                   :manastır, kilise, tasavvufta bu dünya.
             deyre                  :civar, etraf.
             delk                   :elbise, giysi.
             delletü’l-muhtale      :kibrini gösteren.
             didâr                  :yüz.
             dilârâ                 :gönül alan, sevgili.
             dildâr                 :sevgili, birinin gönlünü almış.
             denk                   :şaşkın.
             delîm                  :çok fazla.
             dilmest                :gönlü sarhoş.
             dilârâgu               :gönlünü süsleyen, sevgili.
             dilnüvaz               :gönül okşayan.
             dilpezir               :gönüle hoş gelen.
             dilsitan               :gönül alan güzel.
             dilşâd                 :gönlü hoş.
             dilşikeste             :gönlü kırık, gönlü yaralı.
             dir                    :geçim, yemlenme, tarla.


            288
   283   284   285   286   287   288   289   290   291   292   293