Page 7 - ibrahim_tennuri_gulseni_niyaz
P. 7
Takriz
Hacı Bayrâm-ı Velî ve Akşemseddin Hazretleri’nin ilk akla gelen müridlerinden olup
1482 yılında hayata vedâ eden İbrâhîm-i Tennûrî Hazretleri, Kayserimizin en meşhur
ve önemli şahsiyetlerindendir. Aslen Sivaslı olmakla beraber Kayseri eşrâfının, köklü
âilelerinin pek çoğu, neseben Tennûrî soyundan olduklarına inanır ve böyle de söy-
lerler. Bu hususta, Ahmet Emin Güven Beyefendi’nin babası, merhûm Başkâtib-zâde
Râgıb Bey’in derlediği ve bugün şahsî kütüphanemizde muhafaza ettiğimiz, üzerinde
de hâlen çalıştığımız mecmûalardan birindeki, onlarca varağı dolduran şecereler/soy
kütükleri de sağlam birer delildir.
Asırlarca “Makarr-ı Ulemâ” yani “Âlimlerin Karar Kıldığı Yer” olarak bilinen Kay-
serimiz, âriflerin de mesken tuttuğu önemli irfan merkezlerinden biri olmuştur. Bu
bakımdan, İbrâhîm-i Tennûrî Hazretleri de Seyyid Burhâneddîn Hazretleri gibi hemen
ilk akla gelen isimler arasında bulunmaktadır.
Hayatı ve eserleriyle ilgili yeterli veya kesin bilgilere hâlâ tam olarak ulaşamadığımız,
bu sebeple belli tartışmalara da konu olan Tennûrî Hazretleri’nin eserlerinden “Gülzâr-ı
Manevî” mesnevîsi, 5,000 beyit civarında bir hacme sâhip olup Kayserimizin yetiştirdiği
güzîde âlim ve âriflerinden; vefâkâr, cefâkâr, merhûm Ali Rıza Karabulut ve Ramazan
Yıldız tarafından “Gülzâr-ı Ma’nevî ve İbrahim Tennurî” adıyla yayımlanmıştı.
Tennûrî Hazretlerinin bir diğer eserini ise, yine Kayserimizin iki güzel ismi Prof. Dr.
Muhittin Bağçeci ve Dr. Râsim Deniz Beyefendiler, ilim âleminin istifâdesine sunmak-
tadır. Mensubu olmakla her zaman gurur duyduğumuz Erciyes Üniversitesi öğretim
elemanı olan kıymetli hocalarımızı, uzun yıllardır ciddiyetleri ve Kayserimize hizmet
etme heyecan ve aşklarıyla tanırız. Özellikle Râsim Deniz Beyefendi’nin Türkiye’nin
sayılı ihtisas kütüphaneleri arasında bulunan yazma eser koleksiyonu, hayranlık uyan-
dıracak kıymet ve cesâmettedir. Bu kütüphânenin hangi şartlarda, nasıl, ne zorluklarla
oluşturulduğunu, bünyesinde bulunan kitapların bir kısmının serencâmını az-çok
bildiğimiz için hocamıza olan hürmetimiz, muhabbetimiz kat kat artmıştır. Allah
râzı olsun… Bu fânî hayatta ulaşılabilecek en kıymetli noktanın da rızâ-yı Bârî olduğu
düşünülürse, insanların verilen emeği görmesi, takdir ve taltif etmesi veya etmemesi,
hâliyle öncelik olmaktan çıkar.
vii