Page 11 - ibrahim_tennuri_gulseni_niyaz
P. 11
Önsöz
XV. asrın ikinci yarısında yaşamış, ilmî ve edebî kişiliği ile Fatih Sultan Mehmed
Han’ın iltifatlarına mazhar olmuş Şeyh İbrahim Tennûrî’nin “Gülşen-i Niyaz” isimli
Divan’ı üzerinde yapmış olduğumuz çalışmanın; edebiyat, dil ve tasavvuf araştırmaları
bakımından önemli olduğu kanaatindeyiz.
Asrının en büyük âlim, şâir ve mutasavvıflarından sayılan Şeyh İbrahim Tennûrî’nin,
İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi’nde tek nüsha olarak bulunan Divanı bu güne kadar
neşredilmiş değildir. Bu hal, gerek edebiyatımız ve gerekse tasavvufî araştırmalar için
olduğu kadar, millî kültürümüzün öz kaynaklarına karşı kayıtsız kalışımızın açık bir
örneği sayılmalıdır. Halbuki mâzideki ecdâd, çalışmaları, âtiye ışık tutan, gelecekteki
çalışmalara rehber olan kültür hazinelerimizdir. Bilhassa bu eserlerin yazma olmaları
artı tek nüsha olarak bulunmaları, eserlerin önemini o nisbette artırmaktadır.
Gülşen-i Niyâz 2500 beyitten meydana gelmiş klasik divanlar gibi tertiplenmiş bir
divan olmayıp, tertipsiz bir divandır. Tek nüsha olarak bilinen bu eser, “Gülşen-i Niyâz”
ismi ile Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Bayram Efendi Bölümü, 3791 numarada kayıt-
lıdır. Üzerinde çalıştığımız yazma “Gülşen-i Niyâz (Divan), müellif hattı değildir. Yıllar
sonra adını saklı tutan bir kişi tarafından (tahminen ilk nüsha veya müellif hattından)
istinsah edilmiştir. Müstensih kendi ismini yazmadığı gibi, istinsah ettiği eserin nerede
ve kimde olduğunu da belirtmemiştir. “Kâtib İbrahim” olarak nitelendirdiği Gülşen-i
Niyâz (Divan), aslında bu kitaptaki şiirlerde; “İbrahim Mahlası’nı kullanan İbrahim
Tennûrî’den başkası değildir. Müstensih; İbrahim Tennûri’ye hayır dua ettiğine göre
eserin çok daha sonraki tarihlerde yazıldığı (istinsah) açıkça anlaşılmaktadır.
Gülşen-i Niyâz (Divan)’ın şiirlerinden çok az bir kısmı, Rasim Deniz ve Ali Rıza
Karabulut Kayseri’de yayınlanmıştır.
Biz, Gülşen’i Niyâz’ın tamamını neşre hazırlarken bazı güçlüklerle karşılaştık. Bu
güçlüklerin aşılmasında tam muvaffak olmuş değiliz. Çünkü elimizde çalıştığımız eserin
tek nüsha olması, yazılışında terettüt ettiğimiz kelimeleri karşılaştıracağımız başka bir
nüshanın bulunmayışı güçlükler arasındadır.
Hazırlamış olduğumuz bu eser, iki ana bölümden meydana gelmekte olup birinci
bölümde Şeyh İbrahim Tennuri’nin hayatı, tahsili, tasavvufi görüşü, lakabı, yetiştiği
çevre, hocaları, halefeleri, camii, çeşmesi ve türbesi, vakfiyeleri, evlatları yazdığı eserleri,
11