Page 107 - kappadokia_kralligi
P. 107
F-BAĞIMSIZ KRALLIK DÖNEMI
Ablak yüzünün uzaktan aptalca bir görünüşü olmakla birlikte iri gözle-
rinden zekâ fışkırıyordu. Mithridates, yeğeniyle karşılaştığı ilk an olması
sebebiyle selamlaşmak için elini uzattıysa da, Ariarathes kralın selâmını
dikkate almadı.
Kuşkusuz iki kral arasında geçen konuşmalardan hiçbiri, ne saygıdeğer
hükümdarlarının yüz adım gerisinde duran generaller tarafından, ne de
daha da geride meraklı bakışlarla olup bitenleri izleyen askerler tarafından
duyuluyordu. Bütün görebildikleri, konuşmanın içine giderek el kol hare-
ketlerinin karıştığı ve iki kralın kuvvetle başlarını salladığıydı.
Ariarathes elini birden ensesine götürerek saçındaki düğümü düzeltiyor-
muş gibi yaptı. Elini indirdiğinde avuçları arasında önceden saçları arasına
gizlediği keskin bir bıçak vardı. Ani bir hareketle öne atıldı ve Mithridates’in
üzerine çullandı. Mithridates saldırıdan ustalıkla sıyrılırken aynı anda arka-
daki generallerine ani bir bakış fırlattı. Ne bir korku ne de yardım isteği
içeren bu bakışın yanı sıra kendinden emin bir el işaretiyle askerlerine geri
çekilmelerini emrediyordu. Kendini zor tutan Bituitus, öne doğru hamle
yapmak üzereyken omuzlarına yapışan Neoptolemus tarafından güçlükle
zapt edildi.
Neoptolemus, “Bekle” diye fısıldadı. “Kral kendi başının çaresine baka-
bilir. Eğer oraya saldırırsan, ardından askerler de saldırıya geçer ve o zaman
topyekûn savaş kaçınılmaz olur. Bekle.”
Ve sonra Mithridates şaşırtıcı bir şey yaptı. Bir kahkaha attı.
Ellerini karnı üzerinde birleştirip durduğu yerde sallanarak öyle bir kahkaha
koyvermişti ki Olimpos’un uykulu tanrıları uykularından uyanmış olmalıydı.
İki ordu da şaşkın bir sesizliğe bürünmüştü. Etrafta esen meltem eşliğinde
ağır ağır salınan çimenler ve pervazsız kahkahasına kesintisiz olarak devam
eden kralın sarsılan omuzlarından başka hiçbir hareket yoktu. Sonra birden
o da sessizleşti ve doğrulup kararlı bir ifadeyle arkasına baktı. Kahkahası az
önce çalınmış bir çanın sonsuz uğultusu gibi havda asılı kalarak kulaklarda
yankılanıyor ve sanki insanların hafızalarına çakılıp kalıyordu.
Ariarates öfkeyle haykırarak yeniden Mithridates’in üzerine saldırdı.
Mithridates bu kez gencin bileğini yakalayıp geriye doğru bükerken öyle bir
çatırtı koptu ki çıkan ses en gerideki birlikler tarafından dahi duyulmuştu.
Ariarathes’in elindeki bıçak havaya fırladı ve süzülerek sert toprağın üzerine
düştü. Bileğinin acısıyla kıvranan genç kral her şeye rağmen eğilip bıçağı
107