Page 52 - turk-siirinde-kayseri
P. 52
S²·Ë Öõ¶ | T¹¶± Ş··¶·¾½µ K²³´µ¶·
…
Ben ölmüş bulanlar! Sorayım şmd szden:
Ben nasıl güneşten, yanardağdan, denzden,
Gönlünüz görmek ster daha uzun ömürlü?
Onlar o türlü öldü… Ben de öldüm bu türlü!
(Br Ömür Böyle Geçt s. 14)
Faruk Nafz’n yaşadıkları hemen her şar ve yazarda olduğu gb ona lham kay-
nağı olmuştur. Bunlardan br de Yassıada’da geçrdğ günlerdr. 1967’de yayınlanan
“Zndan Duvarları” adlı şr ktabında yer alan şrleryle Yassıada’yı edebyata sokmuş,
şrmze enfes mısraları kazandırmıştır. Bunlardan br de “Kılıç ve Kalem” adını
taşıyan dörtlüğüdür.
Fazla br şey demyor kanda mürekkep de bana
Bağladım ruha, cesedden koparıp bağlarımı:
Yanarım, ey kalem, uğrunda ömür verdğme:
Ger ver, ey kılıç, artık bana mısralarımı!
(Han Duvarları s. 137)
Başka br şrnde Yassıada’da yaşadıkları şu mısralarla fade bulur:
Herkes bana bgâne bu yerde…
Br yer k, sevenler, sevlenlerden eser yok;
Bezmnde kadeh kırdığımız sevgller yok;
Yok…Yok!
(Heyecan ve Sükûn s. 63)
EDEBÎ KİŞİLİĞİ
Faruk Nafz, şrmzde aşk şar olarak blnr. Aşkın mısralaşmış fadelern onda
buluruz. Onun aşkı manzum olarak fade ettğ mısralarına yer vermeden önce, mensur
olarak aşk hakkındak görüşlerne br bakalım: “Aşk, gözlern el yordamıyla tanıyıp
anlattıkları eşya gb, her düşüncede tecells başka olan ve her gönülde ayrı tesr uyandıran
shrl br unsurdur. Onu ufuksuz br göz, güneşl br saç ve emsalsz br kadın tanıyanlar
olduğu gb yurt, ale ve sanat şeklnde görenlerde vardır. Şar Müse’nn aşkı, elbet kutup
kaşf Amondsen’nknden ayrılır ve Donkşot’unk Mecnun’unkne hç benzemez şmdye
kadar ktaplarda, aşkın brçok çeşdn okuduk ve bundan sonrada okuyacağız.. Bunun
çn aşkı mücerred br tarfe sokmağa mkân göremyorum ve ancak herkesn telakksne
52