Page 36 - kappadokia_kralligi
P. 36

HALİT ERKİLETLİOĞLU / KAPPADOKİA KRALLIĞI VE ROMA-BİZANS DÖNEMİ

            itibaren Kappadokia’nın yüksek yaylalarından getirtilen atlarla eğitim
            verildiği belirtilmektedir. 14
              Bir başka iddia da Kızılırmak’ın kollarından biri olan Delice suyunun o
            dönemdeki adı olan Kappadoks’un bölgeye adını verdiğidir.
              Hititler Dönemi’nde varlığı bilinen Kizzuwatna’nın adının Pers Dönemi’nde
            değişerek Katpatuka olduğu ya da Asur Kralı Ninyas’ın oğlu Kappadoks’un
            adından geldiğini öne süren görüşler vardır.
              Katpatuka Hellen ağzında Kappadokia edilmiş adın, Medlerce kullanılan
            ve Perslerce de aynen alınan biçimi, sonundaki -uka, Ermeni dilinde halk
            adı, ulus adı türetmek için kullanılan ukh’un Med ağzına uydurulmuş
            biçimidir. Medler bu bölgeyi MÖ 585’te kendi ülkelerine katmış ve onun
            ismini, Kat-paduk olarak devam ettirmişlerdir.

              MÖ II. binyılın da ve hatta I. binyılın erken döneminde, ülkelerin, o
            ülkedeki baş tanrının adına göre adlandırılması çok yaygın bir uygulama
            olduğu ve Katpaduk yani Katpat-ukh (Katpat Halkının Yurdu) deyimi için-
            deki Katpat’ın aslının, yörenin baş tanrısının Hurri dilinde kullanılan Hepat/
            Khepat olduğu fikri ise başka bir iddiadır.
              Kappadokia bölgesinin ilk halkları Hattiler, Luviler ve Hititler’di. Bu böl-
            gede MÖ III. binyıl sonuyla II. binyıl başlarında Asurlular ticaret kolonileri
            kurmuşlardı (Asur ticaret kolonileri çağı). Kültepe’de (Kaneş) bulunan ve
            “Kappadokia Tabletleri” diye adlandırılan Asurca çivi yazılı tabletler (MÖ
            II. binyıl başı) Anadolu’nun ilk yazılı belgeleridir. Tabletler üzerinde yapılan
            çalışmalar ve yazının okunması, bunların Asurlu tüccarlara ait olduğunu
            ortaya koydu. Dönemin toplumsal ve siyasal yaşamına ışık tutan bu tabletler
            aslında ticari ve ekonomik sözleşmelerdi. Bu belgelere göre bu dönemde
            Orta Anadolu’da, merkezî bir yetkiye bağlı olmayan, küçük yerel krallıklar
            ve beylikler vardı. Bunlar genellikle küçük bir bölgeyi ellerinde tutuyor ve
            barış içinde yaşıyorlardı.
              Yerleşik hayata geçişten itibaren, yerleşim birimleri arasında, temel ihti-
            yaçların karşılanması için ticaret ve benzeri ilişkiler doğmuş ve ihtiyaç
            duyulan temel maddelere sahip olan ve üreten birimler her devirde önemli
            merkezler haline gelmiştir. Eski Bronz Çağı (MÖ 3200-1950) sonlarında,
            Asurlu tüccarlar Kızılırmak yayı içindeki bölgeye “Hatti Ülkesi” derlerdi.


            14   Mayor Adrienne, Mithridates, Türkiye İş Bank. Kül. Yay. Ankara 2013, s. 49.


            36
   31   32   33   34   35   36   37   38   39   40   41