Page 33 - kappadokia_kralligi
P. 33

B-TARIH ÇAĞLARI (MÖ 2000-650):

            üyeleri, reyle karar verirlerdi. Fakat son hükmün anavatanda yani Asur’da
            verildiği anlaşılmaktadır.
              Asurlular, Anadolu’ya çok değerli bir maden olan kalay ile kumaş geti-
            riyorlar, buradan da gümüş götürüyorlardı. Anadolu ve Kayseri’deki Asur
            hâkimiyeti sadece ticari alanda olup, siyaseten yine, şehir devletleri sistemi
            hâkimdi.  Başka bir ifade ile Asurlu kolonistler, Anadolulu kralların siyasi
                     6
            hâkimiyeti altında idiler. Ayrıca, Asurlu tüccarlar, yerli prenslerin izni ve vergi
            karşılığında şehir civarında kurdukları pazar bölgelerinde oturuyorlardı.
            Dil, yazı ve silindir mühür dışında, Asurlu tüccarlar, memleketlerindeki
            hayatlarından farklı olan yerli evlerde yaşıyorlardı. Anadolu seramiğini ve
            günlük eşyalarını kullanıyorlardı. Bu yabancıların yerli kültürel kaynaş-
            malarını kolaylaştırıyordu. Yerliler kısa bir zamanda, silindir mühürlerde
            kendilerine has yerli bir üslubu geliştirmişlerdi. Ancak Asur dilini ve yazısını
            ne ölçüde öğrendiklerini bilmiyoruz.  Koloni çağında Kaneş’te yaşayan
                                               7
            Protohatti, Hitit, Luwi ve Hurriler’in konuştukları dil, Hint-Avrupa grubu
            olup, “Kaneşçe” veya “Nesa” dili olarak bilinmektedir. 8
              Kültepe tabletlerinden öğrendiğimize göre, Kaneş Kralları’ndan ikisinin
            ismi “İnar” ve oğlu “Warşama”dır. Bunlardan başka “Labadşum, Turupanı,
            Pıthana ve Zuzu” isimli krallar da hükmetmiştir.
              İdari kademede kraldan sonra “Merdiven Büyüğü” sıfatında bir veliaht
            geliyordu. Daha sonra “asacıbaşı, ordu kumandanı, bölge kumandanı,
            hazinedar, içki sunucu, sofracıbaşı, tellallarbaşı, pazarcıbaşı, kilercibaşı,
            atlarbaşı, silahcıbaşı, başçoban, başbahçevan, demirciler başı, marangoz-
            lar başı, değirmenciler başı, işçiler başı, dereciler başı, çamaşırcılar başı ve
            oduncu başı” gibi makamlar vardı. 9
              Bu çağda yerli halk daha çok ziraatle uğraşıyordu. Buna bağlı olarak
            değirmencilik ve bağcılık da en önemli geçim kaynağı idi. Altın, gümüş,
            bakır ve amutu (demir) işliyorlar, Asurlular’dan aldıkları kalayla, Ergani’den
            getirdikleri bakırı karıştırarak tunç yapıyorlardı. Para yerine geçmek üzere
            belirli ağırlıktaki madenleri veya hayvan, yağ, bal, tahıl, koyun gibi gıda
            maddelerini kullanıyorlardı.



            6   Kınal, s. 62.
            7   Tahsin Özgüç, Kültepe-Kaneş II, TTK Yayınları, Ank. 1986, s. XVI.
            8   Baydur, s. 52.
            9   Emin Bilgiç, Türk Tarih Kongresi, 1960, s. 127/Baydur, s. 48.


                                                                              33
   28   29   30   31   32   33   34   35   36   37   38