Page 229 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 229
[1662] 220 / KIZ KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹
ise köşklerde pek uygulanmadığı görül- arazi ile Hisarcık ve Karagürle köylerin-
mektedir. Kızılköşk’te eyvan planı oluş- den akarak bu araziden geçen suyun
turan ana aks değildir. Yani eyvanın haftada iki gün kullanılması için 1246
kuzeyindeki dikdörtgen planlı bölümün yılında vakfettiği belirtilmektedir. Buna
tekrarı güneyde yapılmamıştır. göre Köşkün en erken 1246 tarihinden
Eyvanın bu şekilde sofaya doğru yönel- önce varolduğu ortaya çıkmaktadır. Vak-
mesi Kubadabad Büyüksarayı’nın planı- fiyede belirtilen su 1980’li yıllara kadar
nı hatırlatmaktadır. Eyvan ve önündeki bu bölgede akmakta ve Deliçay olarak
sofa düzenlemesine ise genelde Selçuk- anılmaktaydı. Bu tarihten sonra dere
lu köşklerinde sıkça rastlanılmaktadır. yatağının yönü değiştirilmiş, Hisarcık
Hızırilyas*, Sedre Köşkü, Haydar Bey* suyu da bu tarihten sonra bir daha akma-
Köşklerinde bu şekilde bir iç avlu görül- mıştır.
mektedir. Kubadabad Sarayları’nda da Köşkle ilgili bir diğer belge ise 1584 tarih-
gördüğümüz bu plan düzenlemelerinde li Evkaf Defteri’dir. Buna göre köşkün
odalar genelde avluya dönüktür. Billur çevresindeki arazi ve eski vakfiyede
Bağları’nda bulunan bu yapının Kayse- geçen suyun kullanımı tahrir defterine
ri’ye dönük konumuna ve plan düzenle- kaydedilmiştir. Deftere kaydedilen bu
mesine bakarak burasının konut olarak bilgiler Defter-i Köhne diye tanımlanan
kullanılmış bir köşk olduğuna karar ver- bir başka defterden aktarılmıştır. Bütün
mek doğru olur. Bunun yanı sıra yapının bunların değerlendirilmesi sonucunda,
köşk olarak kullanıldığını gösteren bir- Kızılköşk’ün 1246 yılından önceki bir
takım bilgi ve belgeler de bulunmakta- döneme tarihlendiği hem vakfiye kaydıy-
dır. la hem de Tahrir Defteri kaydıyla ortaya
Kayseri ve çevresi 1243 yılında Moğollar çıkmaktadır. Ayrıca vakfiye kaydının Sel-
tarafından kuşatılmıştır. Bu kuşatma çuklu Sultanına ait olması ve suyun çıktı-
oldukça uzun sürmüştür. Moğollar, kenti ğı yeri tarif ederken herhangi bir kişinin
kuşattıkları sırada ilk olarak kentin çevre- adının anılmamış olması Köşkün Selçuk-
sindeki köşkleri ve bahçeleri tahrip lu saltanatına ait olabileceği fikrini ver-
etmişlerdir. Bu durumda XIII. yüzyıl baş- mektedir.
larında kentin çevresinde evlerin olduğu
bilinmektedir. Köşkün tarihi ile ilgili Kızılköşk Sarnıcı
kesin bilgi veren kaynaklar bulunma- Melikgazi ilçesi Billur Bağları* mevkiin-
maktadır. Bununla birlikte Moğolların de, Kızılköşk*’ün güneybatısında yer alan
kenti kuşatması sırasında ilk olarak ken- Selçuklu Dönemi’ne ait olduğu düşünü-
tin çevresindeki köşk ve bahçeler zarar len bir yapı. Köşkün batı yönünde bulu-
görmüştü. Kentin çevresindeki bahçe ve nan günümüzde doldurulmuş vadinin
saraylar Moğollardan sonraki dönemde hemen başlangıcında birbirinden farklı
de kullanılmaya devam edilmiş hatta aralıklarda üç tane bilezik taşı görülür.
Kadı Burhaneddin Ahmed* zamanında Bu taşlardan burada bir sarnıç olduğu
kentin çevresindeki köşk ve bahçelerin anlaşılmaktadır.
sayısının arttığını dönemin kaynakların- Sarnıç mimarisi açısından değerlendirdi-
dan öğreniyoruz. ğimizde iç tarafının düzgün taş örgülü
Kızılköşk hakkında doğrudan bilgi veren olduğu, üzerinde bir örtüsünün bulundu-
en önemli kaynak ise şahitleri arasında ğu ve kuyulardan farklı olarak birbirine
Mevlâna Celâleddin-i Rumî’nin de bulun- yakın mesafede bileziklerinin olması
duğu bir vakfiyedir. Söz konusu vakfiye sebebiyle bir sarnıcın bütün özelliklerini
XVII. yüzyıldan sonra İncesu Kadısı taşıdığı ortaya çıkmaktadır.
Seyid Ömer Lütfi tarafından aslından Sarnıç 18.00X4.80 m ölçülerinde olup
vakıf defterine işlenmiştir. Bu vakıf kay- üzeri beşik tonozla örtülüdür. Sarnıcın
dında, II. Gıyaseddin Keyhüsrev*’in yüzeyden nasıl beslendiği, su bağlantı
Mevlâna Taceddin Emir Tac bin Şeyh yollarının bulunup bulunmadığı pek açık
Ahmet bin Abdülaziz bin Muhyiddin’e değildir. Bu gibi unsurlar ancak bir kazı
Kayseri Kızılköşk yakınında bulunan yapıldıktan sonra belirlenebilecektir.