Page 411 - kayseride_ticaret_ve_sanayi
P. 411

Kayseri’de Ticaret ve Sanayi

                             Sonuç ya da Nereden Nereye!..







               1950 sonlarında belleğimde yer eden ilk olay, geometriye olan tutkumdan olsa gerek,
            “ARSUN “ marka pergel… Hani şu, öğrencilerin kullandığı sacdan yapılan metal pergel
            var ya işte o... Pergeli yapan ise Hacı Ömer İçoğlu’ymuş, Fikret Büyükkürkçü söyledi,
            nice yıllar sonra… Öğretmenlerimizin; “Çocuklar bakın, bakın!.. Kayseri’de artık pergel
            yapılıyor!” sözleri hala kulaklarımda...

               Bir de, 1960’larda, ikinci kuşak düdüklü tencere imalatçılarından, Mustafa ve Osman
            Ulubaş’ın hazırlattıkları reklamda geçen; “Dur! Türkiye’de Ulubaş var!” sözü… Şimdiki,
            Hilton Oteli’nin yerinde bulunan Durak Çay Bahçesi’ne dikilmiş, büyük bir levha üzerinde
            bir Türkiye/Avrupa haritası, bunun ortasından çıkan, kaslı bir delikanlı, yüzünü Avru-
            pa’ya çevirmiş, ülkeye girmek isteyen düdüklü tencerelere hitaben söylüyordu, bu sözü.

               Sanayi devrimini, haliyle teknolojik gelişmeleri “ıskalamış” bir Osmanlı’nın bünyesin-
            den çıkan Türkiye Cumhuriyeti’nin ortasında bulunan, çeliğin simgesi iğneyi yapamayan
            ama genlerinde ticarete yatkınlık olan bir Kayseri var, 20.yy’ın başlarında. Her Anadolu
            kenti gibi sefil değil ama yoksul. Yetişmiş insan gücünü de Balkan, Çanakkale, Birinci
            Dünya ve İstiklal harplerinde; Gayrı Müslim göçleri ve tehcir ile kaybetmiş. Neredeyse,
            “beşeri sermayesi” hiç kalmamış. Böyle bir ortamda, erken Cumhuriyet döneminde Kay-
            seri, yurdun dört bir yanına demiryolu ile ulaşıma, Tayyare Fabrikası’na, hidroelektrik
            santrala (Bünyan) ve Sümerbank Pamuklu Mensucat Sanayi Müessesesine kavuşmuş.
            Bunlarla birlikte; 1950’lerin başında kurulan Şeker ve Anatamir Fabrikaları ticaret ve
            sanayi hayatında itici ve eğitici/öğretici güç olmuş…

               Demem o ki; Kayseri’nin, özellikle “erken Cumhuriyet dönemi” yönetici ve girişim-
            cilerine ufak da olsa bir teşekkür borcu var diye düşünüyorum. Bunları, unutmamak
            gerekir. Biz de onları anarak, isimlerini kalıcı hale getirerek bunu yapmak istedik.
            Unuttuklarımız olmadı mı? Elbette ve hem de çok. Umarım, onları da birileri yazar ve
            “resim” tamamlanır.
               21.yy’ın başlarına geldiğimizde, Anadolu bozkırında, Kayseri’de onun üzerinde
            ve yedi bini aşkın işyerine sahip “Küçük Sanayi Siteleri”, Esnaf Siteleri, iki bine yakın
            sanayinin üretim yaptığı birisi yapım halinde dört Organize Sanayi/Besi Bölgesi, bir
            Serbest Bölge; yeterince AVM; onlarca iş merkezi, Osmanlı’nın mirası ülkenin büyük
            kapalı çarşılarından Kapalı Çarşı vs. mal ve hizmet üretmeye devam ediyor.



                                                                                   411
   406   407   408   409   410   411   412   413   414   415   416