Page 40 - turk-siirinde-kayseri
P. 40

S²·Ë Öõ¶  |  T¹¶± Ş··¶·¾½µ K²³´µ¶·
            Remzî Dede’nn Allah’ın dnne bağlılığını ve bu dnn temslcler olan Müslümanların
            çektğ acıları ortaya koymaktadır.

               Kâ’be’snden de uzaklaştı zavallı Müslüman
               Secde eden başlan çğner adüv vermez aman
               Kalmasın mı yeryüzünde yâ dyânetten nîşân
               Yâ Muhammed eyle sen mdâd Allah aşkına
               (a.g.e. s. 102)
               Dîvânında Hz. Ebubekr, Hz. Osman, Hz. Ömer, Hz. Al ve Hz. Hüseyn’e de şrler
            yazan Remzî Dede, onları İslâm’a hzmetler ve Allah’a bağlılıklarıyla över. Aynı tevâzû
            ve mahvyet–kâr tavır bu şrlernde de görülmektedr. Onların büyüklüklern ve
            şahsî özellklern anlattıktan sonra onların da şefaatlerne mazhar olmayı ster. Hz.
            Osman’ı anlattığı şrnde ona şöyle seslenr:

               Aman Remzî gb âcz günah–kârım tebeh–kârım
               Şefa’at sterm ey kân–ı hsân Hazret– Osman
               (a.g.e. s. 40)

               b. Tasavvuf:
               Remzî Dede’nn hayat telakksn çevreleyen unsurlardan br de tasavvuftur.
            Mevlevî br aleden gelen ve kends de Mevlevî olan Remzî Dede, bu tarkatın bütün
            umdelerne sadakatle bağlıdır. Blhassa Mevlânâ Celâleddn– Rûmî’ye olan bağlılığı
            ve muhabbet ler derecededr. Mevlânâ ve Mevlevîlkle lgl yazdığı şrlernde br
            övgü ve davet tavrı dkkatmz çekmektedr:
               Vâsıl olmak dleyen mertebe– vâlâya
               Menzl– lâyı geçp varmak çn llâya
               İntsâb etmeldr hâk– der– Molla’ya
               Sığınan bâr–geh– Hazret– Mevlânâ’ya
               Şüphesz nâ’l olur âtıfet– Mevlâ’ya
               (a.g.e. s. 88)
               Remzî Dede’dek Mevlânâ’ya bağlılık ler derecede hayranlığın yanı sıra sağlam
            br “seyr ü süluk” ntsabıdır. Şu mısralar böyle br yargıya varmamızı destekler
            mahyettedr:
               Sâlk– şâh–reh– Hazret– Mevlânâyız
               Bende– hân–kah–ı Hazret– Mevlânâyız
               (a.g.e. s. 169)

            40
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45