Page 191 - Avariz Ve Cizye 1
P. 191
190
184
2
CİZYE DEFTERLERİ
Cizye Vergisi
1
İslâm hukukuna göre cizye , devletin Müslüman olmayan tebaasını yakından
ilgilendiren bir vergidir. Osmanlı vergi hukukunun “Tekâlif-i Şer'iyye” bölümüne dâhil olan
cizye, maliyenin en önemli gelir kaynaklarından birisidir. Osmanlı Devleti’nin Müslüman bir
devlet olması sebebiyle, cizye uygulamasının ilk kuruluş yıllarından itibaren varlığı
bilinmektedir.
İslam hukukuna göre cizye, antlaşma şartlarıyla belirlenmiş, değişmez sabit bir meblağ
(maktu‘) ve şahıslardan alınan vergi (cizye ale’r-ruûs) olmak üzere iki çeşide ayrılmaktaydı.
Ber-vech-i maktû‘ cizye usulü, geniş ölçüde iki alanda uygulanıyordu. Bunlardan ilki
Osmanlılara bağlı vassal Hıristiyan prensliklerle, haraçgüzâr devletlerin belirli bir miktar
üzerinden yıllık olarak ödemeyi taahhüt ettikleri vergi olup bu durumda prensliğin idaresi
altındaki halk, padişahın haraçgüzâr tebaası sayılıyordu. İkincisi ise, doğrudan padişahın
reayası olan zimmî reayadan cemaat olarak toplu bir miktarın ber-vech-i maktu‘ alınmasıydı.
Çünkü bazı bölgelerdeki zimmî reaya, cizye toplayıcıların suistimallerinden kurtulmak için
toplu ve belirli bir meblağı ödeme yolunu seçerek aksi halde yerlerini ve yurtlarını terk
edecekleri tehdidinde bulunuyorlardı. Köylerin ve kasabaların boşalmasından endişe eden
devlet de bu istekleri çoğu defa kabul ediyordu.
Maktu uygulamalara rağmen devlet, cizyenin temel niteliğinin baş vergisi olduğunu
düşünerek ferdi ödenmesinde ısrar ediyordu. Ayrıca maktu cizye, değişmeyen sabit bir
meblağı ifade ettiği için herhangi bir sebeple cemaatin nüfusunun azalması halinde geride
kalanlara düşen pay fazlalaştığından giderek daha ağır bir yükümlülük oluyordu. Nitekim bu
durumlarda vergi miktarını düşürmek veya ferdi hale getirmek için yeni bir sayım isteğinde
bulunulduğu bilinmektedir.
Şer’i kaidelere göre, şeyhülislam tarafından verilen fetva ile her yıl cizye miktarının
belirlenmesi ve ilanı hükümdarın sorumluluğu altındaydı. Osmanlı terminolojisinde cizye
mükellefleri âlâ, evsat ve ednâ şeklinde üç guruba ayrılıyordu. Bu terimler zengin, orta halli
ve fakir guruplar için kullanılmakta olup bunların ödedikleri cizye miktarları, saf gümüş
olarak sırasıyla 48, 24, 12 şer’i dirhem, altın olarak 4, 2 ve 1 dinar şeklinde tespit edilmişti.
2
Cizye ödemeleri piyasadaki gümüş ve altın para üzerinden olabilirdi.
Osmanlılarda, padişahların cizye ile ilgili bütün resmî tahrirleri şeriatın cizyeye ait
kararlarına dayanıyordu. Osmanlı Devleti'nde bu vergiyi vermekle yükümlü tutulan kimseler,
sadece ergenlik (bulûğ) çağına gelmiş akil ve vücutça sağlam olan erkeklerdi. Binaenaleyh
sadaka ile geçinen rahipler, çalışamayacak derecede bir rahatsızlığı olup fakir düsenler, 14–75
yaslarından küçük veya büyük olanlar ile kadınlar cizyeden muaf idiler. Kısmen toplumun
1 Cizye ile ilgili geniş bilgi için bkz. Boris Christof Nedkoff, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Cizye", terc. Şinasi
Altundağ, Belleten, VIII/31 (1944) s. 599–652; R. C. Jennings, "Zımmis (Non-Muslims) in Early 17th
Century Ottoman Judicial Records, The Sharia Court of Anatolian Kayseri", Journal of Economic and Social
History of the Orient, XXI/3 (1978), s. 225–293; Mehmet Erkal, “Cizye”, DİA. 8, İstanbul 1993, s. 42–45;
Halil İnalcık, “Osmanlılarda Cizye”, DİA. 8, s. 45–48.
2 Halil İnalcık, “Osmanlılarda Cizye”, DİA. 8, s. 45–46.