Page 81 - Hacıkılıç Mahallesi Kitap
P. 81

80  - Hasan Sami Bolak                                           Hacıkılıç Mahallesi  - 81
 Gaçın uşak, ‘Çarşağası’ geliyor!”
                       Hamamlarda


 O yıllarda evlerde henüz musluk suları yoktu ve biz küçükler  “kız
 uykuda  veya  henüz  uyanmışken  çoğu  kez  büyükannem  başına  bakılması”
 pütükare "çar"ını (çarşafını) takar ve bakır güğümleri alarak çeşme-
 den su doldurup getirirdi. Çeşme bizim evin alt köşesinde olduğu
 için, annem ve babaannem, su taşıma yönünden diğer komşu kadın-  Oğlan analarının gelin adaylarına bakma usullerinden biri de
 larına  göre  daha  şanslı  sayılırlardı.  Çünkü    sokakta  başka  çeşme  hamamlara gidip, onlara bakmaktı. Oğlan anaları, Hunat Hamamı,
 yoktu. Koskoca Hacıkılıç Mahallesi’nde, bir bizim evin köşesinde,  Deveci Hamamı, Kadı Hamamı, Selahattin Hamamına...  giderler ve
 diğeri de Caminin batı kapısına yakın arka sokakta idi.. Arka sokak-  eli-yüzü düzgün olduğu kadar vücudunda başka özür var mı diye,
 taki çeşmenin üzerinde, demir kuşaklı, renkli taşlı kemer vardı..  oralarda kızlara bakarlar, hamama giderken de yemek için  mutlaka
                turşu, pürçüklü(siyah havuç) vesaire götürürlerdi..
 Genellikle  tatil  günlerine  denk  getirmeye  çalışan  kadınlar
 "Çeşme taşı"nda, "çarşıağası"na (zabıta memuruna) yakalanmadan  Oğlan çocuklarının
 halı-kilim yıkarlar;  çarşıağasını  gözetlemek  için  bazı  çocuklara  hamama  götürülmeleri:
 "erketelik"  yaptırırlardı..  Çeşmeden  biraz  uzakta,  İstasyon  “Babanızı da getirseydiniz bari”
 Caddesi’ne yakın bir yerde bekleyen gözetleyici, uzaktan gördüğü
 çarşıağasını;
 -Gaçın uşak, çarşağsı geliyor, diye ünleyerek, çeşme başında  Eskiden, yani 50-60 yıl öncesi her evde banyo (Hamamlık)
 kilim yıkayanlara haber verirdi.  Eğer  çarşıağası  kadınların  bu  olmaz;  kimi  zaman  sofa  girişindeki  “çağın  başı”nda,  çocuklar  da
 kaçak yıkamalarına baskın yapabilirse,  o kilimlere el koyar ve suları   leğende yıkanırlardı.  Mekan  darlığı  ve  suyun  evdeki  musluktan
 akar  şekilde,  onları  sürükleyerek  Belediye’ye  götürmeye  çalışırdı.  değil, sokak çesmesinden getirilmesinden dolayı, öyle zırt-pırt duş
                falan alınmaz, su idareli kullanılırdı.
 İşte o sırada, kadınlar-kızlar;  iki  elleriyle  kilimlerini kurtarmaya  Bu  yüzden,  şehrin  değişik  semtlerinde  bulunan;  Kadı
 çalışırlarken, dilleriyle de kendilerine acındırmak için yalvarırlardı..  Hamamı,  Selahattin  Hamamı,  Gülük  Hamamı,  Deveci  Hamamı,
 Bir ucundan çarşıağasının, diğer ucundan da  kadın ve kızların tutup  Caferbey  Hamamı...  Son  devirde  ise  Fatih  Mahallesi’ndeki  Fatih
 çekiştirdikleri  çaput kilimin eskimiş  olanlarından bazıları  yırtılır;  Hamamı, 27 Mayıs(Millet) Caddesi’nde bulunan Turan Oteli altında-
 bunun    üzerine  kadınlar  haklı  neden  buldukları  gerekçesiyle  ki Turan Hamamı, Kayseri halkının sık sık uğrak yerleri idi.. Ben
 çarşıağasına:  daha çok Turan Hamamı’na gider ve göbek taşında sırt üstü yatarak;
 -Boyun - bosun devrilsin e mi?  Ne  isten  benim  gül  gibi   geleceğe  yönelik  plan  ve  hayaller  kurardım.  Çok  küçükken
 kilimimden, diye bağırıp-çağırırlardı.
                Büyükanam(Biyanam)la gittiğim galiba Hunat Hamamı’nda kadının
 Annem ve büyükannem, bu olayları sık sık gördüklerinden,  biri 10 yaşlarında falan torununu getirdiği için Natır’ın (hamamın eli
 korkularından olsa gerek, bahar temizliği için yün, iplik veya   çaput   maşalı görevlisi kadın!)
 kilimleri toplar ve  henüz asfaltla tanışmamış İstasyon Caddesi’nin   -Babanı da getirseydin bari, diye çıkıştığını; kadının da:
 karşı  tarafında  bulunan  bahçelerin   biraz  ilerisinde  ki  "avguna"  -Daha gucücük bebe O halası, aklı yitmez birşiye!
 giderek, yıkama işlerini orada yaparlardı..   diye savunma yaptığını hatırlıyorum. Oysa, daha “guççük” olmama
 Avgunda yıkama yapmak serbest idi.  rağmen benim bile birçok şeye “aklım yetiyor”du!.
























 PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86