Page 161 - Kayseri İmari Ve Mekansal Gelişimi
P. 161
Kayseri’nin İmarı ve Mekânsal Gelişimi 161
tarihinde ikinci kademe yarışmaya katılmak üzere yeniden hazırladı. 13 Ekim
2008 tarihinde toplanan jüri heyeti, bu 6 projenin içerisinden Prof. Zafer Ertürk
ve arkadaşlarına ait projeyi oybirliği ile birinciliğe layık gördü.
Kale İçi Planlamasının Zorlukları
Kayseri iç kalesinin yeniden planlanması için Büyükşehir Belediyesince
oluşturulan jüri heyeti hazırlamış olduğu şartname ile yarışmacıları mümkün
olduğu kadar kısıtlamamaya özen göstermişti. Planlanacak alan genel manada
11.000 m lik, sur duvarları ile çevrili alandı. Yaklaşık 2000 yıllık bir tarihe sahip
2’
böyle bir anıt eserin içerisinin planlanmasının çok temel zorlukları vardı. Yarışma
boyunca jüriyi de genel olarak yönlendiren başlıca faktör kale surlarının içerisi
için hazırlanan planlamalarda bu alandaki yapılaşma oranı ile ilgili yaklaşımlar
idi.
Her halükarda yarışmaya katılan tüm yarışmacılarında birinci öncelikli
olarak zihnini meşgul eden konu bu olmalıydı. Zira böyle tarihi bir alanın içe-
risinde hazırlanacak olan projenin başarılı olmasındaki birinci etken hem arzu
edilen fonksiyonları karşılayacak, hem de tarihi mekânın önüne geçmeyecek bir
yapılaşma öneriyor olmasıydı. Yarışmanın birinci aşamasında tereddütsüz elen-
miş olan projeler, denilebilir ki bu orantıyı yakalayamamış / gözetmemiş olan
projelerdi. Bazı projelerin alanın neredeyse tamamı için yapılaşma önerdikleri
bazılarının ise hiçbir yapılaşma önermeyerek tamamen peyzaj düzenlemesi ha-
zırladıkları görüldü.
Birinci Olan Projenin Yaklaşımları
1916 yılından itibaren kale mahallesinin tamamen boşaltılarak yıkılmasının
ardından kale içerisinde cami dışında özgün bir yapı kalmamıştı. Bu durumuda
göz önünde bulundurularak, yarışma birincisi projede, kale beden duvarlarının
sınırladığı ortamın algılanma bütünlüğünün bozulmamasına özen gösterilmiş, iç
kısımda yanıltıcı yeni yapılaşma ya da rekonstrüksiyon denemelerinden uzak bir
yaklaşım benimsenmişti. Bu görüş çerçevesinde kale içinde zemin üstünde her-
hangi bir yapılaşmaya gidilmediği görülmektedir.
Bu proje ile bir yandan kentin kimliği açısından özel önemi olan bir yapıtın
bilimsel restorasyon ilkelerine uygun bir biçimde restore edilerek, içinde görüş
bütünlüğünü bozacak herhangi bir engel olmaksızın kendi kendini teşhir ederek
yaşatılması ve yaşanması sağlanmalıydı. Öte yandan da projenin öngördüğü iş-
levlerle, niteliğine uygun bir biçimde kullanılarak canlı bir odak noktası haline
getirilmesi amaçlanmıştı. Bu bağlamda temel yaklaşım, yapının tümüyle “müze”
olarak düşünülmesi olmuştur. O nedenle de önerilen proje tamamen zemin altında
geliştirilmiştir. Zemin üstünün, sur beden duvarlarının bütünüyle algılandığı yeni
önerilerle hareketlenen/canlanan bir rekreasyon alanı olması hedeflenmiştir.