Page 147 - kayseri-medeniyetlerin-besigi
P. 147
seyyaHların GÖZünDen kayseri | evliya ÇeleBi’ye GÖre kayseri
KayserI In the eyes of travelers | KayserI accordInG to evlIya ÇeleBI 147
İnsanların dünyasına hâkim olan ve gökyüzüne doğru yükselen The mountains, dominating the worlds of men and ascending toward
dağlar, bütün halklarda Tanrı’ya yakınlaşmayı sembolize etmiştir. the sky, symbolize the convergence of God with all the people. Mountains,
Dünyanın bir çok yerindeki dağlar, ruhların veya Tanrıların ikâmetgâhı spirits or places of residence of the Gods in many parts of the world are
olarak telâkki edilmiş, bundan dolayı da kutsal kabul edilmişlerdir. entrenched and therefore considered sacred.
Tarih boyunca özellikle yanardağlar doğaüstü aleme gizemli ve etkin Throughout history, especially the volcanoes have been accepted as
geçiş yerleri olarak tahayyül edilmesidir. Karlı tepelerin aşağıda yani mysterious and effective transit places. It is a common phenomenon in
yerde bulunan insanların zihninde yükselmeyi dolayısıyla da günlük the History of Religions that the snowy hills are below, that is, they rise
hayatın monotonluğundan kurtularak aşkın bir boyuta erişmesinin in the minds of the people on the ground, thus raising the feeling and
mümkün olacağı duygu ve düşüncesini uyandırmış olması, dinler thought that it is possible to get rid of the monotony of daily life and
tarihinde sıkça görülen bir fenomendir. reach a dimension that is higher.
Bir zamanlar bu coğrafyada yaşayan insanlarda Erciyes Dağı’nın Historical sources tell us that the mount Erciyes arouse such thoughts
böyle düşünceler uyandırdığını bize tarihi kaynaklar açıklamaktadır. in people who once lived in this geography. At first, the mountain seemed
Yani, ilk başta çok büyük ve cansız bir taş kütlesinden meydana geli- to come from a very large and lifeless mass of stones but people perceived
yor gibi gözüken dağı, insanlar aslından çok daha farklı biçimlerde in much different ways than the original.
algılamışlardır. Especially the foreign travelers who came to Anatolia from the begin-
Özellikle XIX. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya gelen yabancı sey- ning of the nineteenth century, conveyed their feelings and thoughts
yahlar, anılarında hiç görmedikleri ve ilk defa karşılaştıkları bu dağla about this mountain that they did not see before and encountered for
ilgili duygu ve düşüncelerini bize aktarmışlardır. the first time.
Seyyahların özellikle belirttikleri, İç Anadolu’nun en büyük dağı olan Especially mentioned by the travelers is that the Erciyes Mountain,
Erciyes Dağı’nı, farklı kültürlerden gelen insanların nasıl algıladıkları, which is the biggest mountain of Central Anatolia, gives very important
iç dünyalarında bıraktığı izleri, fiziki yapısı, halkın gelenek–görenekleri, information about the issues such as how the people from different cul-
iktisadi hayat gibi konularda çok önemli bilgiler verirken, anlatılan tures perceive the physical structure of the traces left in their inner world,
yerin o tarihte o çağdaki durumunu ortaya koymaları açısından seya- the people's traditions–customs, economic life, In terms of putting the
hatnâmeler oldukça önemlidir. situation in that age in history, travel books are very important.
EVLIYA ÇELEBI’YE GÖRE KAYSERI KAYSERI ACCORDING TO EVLIYA ÇELEBI
Evliya Çelebi’nin Kayseri şehrine tam ne zaman geldiği ve ne kadar It is not clear exactly when Evliya Çelebi came to the city of Kayseri and
kaldığı belli değildir. Seyahatnamesinde belirtilen tarihlendirmelere how long he stayed. According to the dates specified in the travel book; It
göre; Evliya Çelebi’nin Murtaza Paşa’nın Şam Valiliği sırasında ve onun is understood that he reached Sivas in four months during the governor-
himayesinde görev yaparken, Paşa’nın Sivas Eyaleti’ne atanma kararı ship of Murtaza Pasha in Damascus and under his patronage, November
sonrasında 6 Kasım 1649 (H.1 Zilkade 1059) tarihinde Şam’dan çok 6, 1649 (H.1 Zilkade 1059).
kalabalık olduğu anlaşılan bir kafileyle kervan yolları üzerinden dört Evliya Çelebi; “We have traveled from Aleppo for four months to Urfa,
ayda Sivas’a ulaştığı anlaşılmaktadır. Rakka, Maraş and Kayseri and have honored their talks in Sivas.” It is
Evliya Çelebi: “Halep’ten Urfa, Rakka, Maraş ve Kayseri seyahatlerinden understood that the traveler came to Kayseri in the first half of 1650 and
beri dört ay seyahat edip, Sivas’ta sohbetleri şerefiyle şereflendik.” der. Sey- stayed for a few weeks in the city. While Evliya Çelebi has visited Diyar-
yahın, Kayseri’ye 1650 yılının ilk yarısında geldiği, şehirde birkaç hafta bakır, Konya and many other cities many times, he came to Kayseri once.
kaldığı anlaşılmaktadır. Evliya Çelebi, Diyarbakır, Konya gibi şehirlere While describing Kayseri and its surroundings, his style and the template
bir çok kez uğrama fırsatı bulmuşken, Kayseri’ye bir kez gelebilmiştir. he used on the whole of the book depicted a city with a personal view:
Kayseri ve çevresini anlatırken, kendisine has üslup ve kitabın “The first founder of the city in the time of Hz. Zakariya, Kayser (King)
bütününde kullandığı şablon çerçevesinde şehri anlatmıştır: is Ercis. Later on, it passed some many other hands. In the time of the
“Şehrin ilk kurucusu Hz. Zekeriya (A.s) zamanında Kayser (Kral) Hz. Ömer caliphate, kayser Heraclus made it beautiful by repairing the
Ercis’tir. Sonradan nice ellere geçmiştir. Hz. Ömer’in halifelik devrinde, city, so sometimes he lived there. Kayser Cimcine built Maraş, a brother
Kayser Heraklüs şehri tamir ettirerek güzelleştirdiğinden, bazen burada of Heraclus, and Sivas by Kayser Sives, another brother. There were no
otururdu. Heraklüs’ün bir kardeşi Kayser Cimcime Maraş’ı, diğer kardeşi other cities comparable with (Kayseri, Maraş, Sivas) Egypt, Damascus and
Kayser Sives de Sivas’ı inşa etmişlerdir. O asırda Mısır, Şam, Irak’tan Iraq in those centuries. At that time, Kayseri was more ornamented and
sonra bu üç şehre denk başka şehir (Kayseri, Maraş, Sivas’ı kastediyor) embellished than Maraş and Sivas.
yok idi. O zamanlar Kayseri, Maraş ve Sivas’tan daha çok mamûr ve Since Kayseri has a large number of soldiers like seas and all of them are
süslenmiş ve daha gelişmişti. Greek Cypriots, this city was one of the Greek cities. Hz. Ömer personally