Page 31 - kayseri_sehitleri
P. 31
GIRIŞ
Türklerin tarihi incelendiğinde, dünya üzerinde etkili olan uzun ömürlü 40, kısa dönemli 73
devletin, beylik ve hanedanlık olarak varlığını yaşatmış olması tesadüfi ve sıradan bir durum
değildir. Asırlardır süregelen bu uzun ömürlülük; Türklerin, milli kimliklerini korumada ve
yaşatmada kuvvetli ve etkili bir teşkilatçılık kabiliyetlerine sahip olmaları, en önemli özellikleri
arasında yer almıştır. Yaşadıkları hayat tarzları ve kabiliyetleri neticesinde hiçbir zaman dev-
letsiz kalmamışlar, hangi dönem ve çağ olursa olsun bir veya birden fazla bağımsız bir devlet
olarak mutlaka bulunmuşlardır. Türklerin, istikballerine ve hürriyetlerine düşkün olması,
geçmişten günümüze kadar bu şekilde gelmesi en önemli kanıttır.
Bununla birlikte Türklerin savaşçı bir millet olması ve hatta sanat haline gelen bu özellikleri
onları vatan sevgisi ile perçinleştirmiş, savaş sanatının ustaları haline getirmiştir. Kurulan
bütün Türk devletlerinde “Türk ordusu devlet kuran, yaşatan ve koruyan bu nedenle de askerlik
kültürünün haklı ününü, hakkıyla kazanan bir millet olmuştur.” Şüphesiz Türk milletinin bu
1
gücü ve anlayışı aile müessesesinden itibaren gelmektedir. Ordu-millet olmayı çok iyi başar-
mış ve bu müessesesi bozulmadıkça var olan bu düşünce ve anlayış devam etmiştir . Nitekim
2
Türk milletinin tarih haznesinde olaylarla harmanlaşmış devlet felsefesi olmasaydı kurduğu
dönem ve coğrafyalarda mührünü vuramazdı. 3
31
Türklerde var olan bu istiklal duygusunun temelinde hiç kuşkusuz Türk kültürü yatmaktadır.
Nitekim bozkırlı Türk önce, istediği vakit yer değiştirme özgürlüğüne sahipti. Bu durum onu
toprağa bağlı olarak hayat sürmekten ve belirli tehlikeler karşısında boyun eğecek bir durumun
içinde olmaktan uzak tutmuştur. Geçim kaynağı hayvancılık olan Türkler başka diyarlara
geçerek hürriyet ruhunu daha da pekiştirmiştir. Bu yaşam tarzı sürekli olarak mücadeleci
4
yaşam biçimini benimsemelerine neden olmuştur. Bozkır kültürü açısından normal sayılan
bu durum sürekli toprağından beslenen, hasadını bekleyen, elinde silahla duran köylü olarak
değil, hızlı bir savaş seferberliği halinde olan bir hayat tarzını benimsetmiştir.
Bu hürriyet ve mücadele eğilimi aileden başlayarak il genelinden itibaren mevcut olmuş
devletin istiklal kavramına vücut vermiştir. Bu istiklal düşüncesinin en önemli amillerinden
5
birisi, vatan olgusunu oluşturan ve devletin ana yapısını meydana getiren topraktır . Eski
6
Türklere göre topraksız bir devlet düşünülemez, halk ile birlikte toprağı tamamlamak devleti
oluşturmak gibidir. Bu nedenle nizam ve törelerinin en önemli altyapısını ve özünü vatan
mefhumu oluşturmaktadır.
1 Ali Güler, Suat Akgül, Türk Tarihinde Harbiye, Kara Harp Okulu Basımevi, Ankara, 1999, s. 1.
2 Bahaaddin Ögel, Türk Devlet Anlayışı, (13. yüzyıla kadar), Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1982, s. 9.
3 Mehmet Niyazi Özdemir, Türk Devlet Felsefesi, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2003, s. 12.
4 İbrahim Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, Ötüken Yayınları, 31. Basım, Ankara, 2010, s. 225.
5 Kafesoğlu, s. 225-227.
6 Aydın Taneri, Türk Devlet Geleneği, Töre Devlet Yayınevi, Ankara, s. 41.