Page 265 - kayseride_ticaret_ve_sanayi
P. 265

Kayseri’de Ticaret ve Sanayi
            BRİSA kurulduktan sonra çok iyi para kazanıp dünyada sayılı lastik fabrikaları arasına
            girdi.”
               Kantarcı, daha önce, KORDSA’nın genel müdür yardımcısıydı. Kantarcı’nın ifade-
            siyle, LİSA ve SASA’da işler pek iyi gitmiyordu. Distribütör ve bayilerden kaynaklanan
            sorunlar vardı. “Zam öncesi” “Bölge distüritörlerine”, bazı bayilere “tüyolar” gidiyor;
            onların “mal almaları” sağlanıyor; bazılarından “esirgeniyor”; haksız kazançlara vs.
            neden olunuyordu. Aslında bu, Türkiye’nin yabancısı olduğu bir şey değildi, o yıllarda.
            Yani, fabrikaların içini boşaltıyorlar, kendileri ise para kazanıyordu.

               Evet… Bazı ortaklar “hammadde tedarik eder”, bazıları da “ürünleri” pazarlardı.
            Sakıp Sabancı’nın; “fabrika para kazanmıyor ama bayiler kazanıyor. Bu nasıl oluyor?”
            endişesi, ister istemez yönetim değişikliğine neden ve Sabancı’nın isteği ile Kantarcı
            LİSA’ya genel müdür oluyor. Ondan sonra, LİSA ve arkasından SASA yeni bir “vizyon”
            ile yola devam ediyor.

               Rahmetli bacanağım Kemal Timuçin anlatmıştı… O yıllarda Sabancı Grubuna iş
            yapıyordu, Mersin’de… ÇİMSA’nın hammaddesini çekiyor… Fakat lastik kıt ve karaborsa
            da… Bir türlü lastik bulamıyor. Bir gün arkadaşı ve yakın dostu, aynı zamanda ÇİMSA’dan
            sorumlu, merhum Hacı Sabancı’yı ziyarte gidiyor. Gidince de sıkıntısını anlatıyor. Hacı
            Bey fabrikayı arıyor, lastiğin olmadığını söylüyorlar. Bunun üzerine, ismi bende saklı,
            büyük bir distüribütörü arıyor, Hacı Bey… Onda aranan lastik varmış… Tabii, karaborsa
            fiyattan temin ediyor, rahmetli Kemal Abi…

               Hem “mektepli” ve hem de “alaylı” ve hem de “sektörü” yakından bilen Bakır’ın
            değerlendirmelerine devam edelim. Zira çok örnek ve ders alınacak hususlar var: “Kır-
            şehir’deki PETLASA gelince; PETLAS rahmetli Erbakan’ın gerçekten iyi niyetle kurduğu
            fabrikalardan biri idi. Devlette iken, MAVİ ÇELİK örneğinde olduğu gibi, ürettiği mala
            pazar bulamadıkları için (devlet desteğine rağmen) yıllar sonra özelleştirme operasyonu
            ile KOMBASSAN’a satıldı aynı sorunla onlar da baş edemedi ve Abdulkadir Özcan A.Ş.
            fabrikayı satın aldı. Sektörün içinden kendi bayii ağı olan ve lastik işini Türkiye’de en
            iyi bilenlerden biri olan Abdulkadir Özcan A.Ş., PETLAS’ı pazarın ihtiyaçlarına göre
            düzenleyip ayağa kaldırdı.
               Kayseri’de LASKAY kurulduğunda öyle bir firma da yoktu ekip de yoktu. Kayseri’de
            kalsa bugün LASKAY’ı konuşamayacağımız gibi SABANCI da başka bir sektöre yönelecek
            belki de LASSA’yı da konuşamayacaktık.”

               Evet. Akim kalan iki girişimin hikâyesini uzun uzun vermeye çalıştım. Amacım,
            yatırımların “iktisadiliği” ya da “yapılabilirliği” ile ilgili örnek sunmaktı. İktisadi aklı
            bir yana bırakıp, hissi ve ön yargılı davranmanın doğru olmadığı konusunda bir ufuk



                                                                                   265
   260   261   262   263   264   265   266   267   268   269   270