Page 14 - turk-siirinde-kayseri
P. 14
S²·Ë Öõ¶ | T¹¶± Ş··¶·¾½µ K²³´µ¶·
rânî de çağına ayna tutan yer geldğnde en ağır fadelerle kş ve kurumları, yaşadığı
dönemdek eksk ve noksanları eleştrmekten çeknmeyen keskn dll br şardr. Bu
durum onu, XVII. yüzyılın kasde ve hcvde büyük şar Nef’î’ye benzetmektedr. Fakat
Nef’î “dlyle hakkın belasına uğrarken” Seyrânî kendsn kötü sondan korumasını
blmştr. Seyrânî’nn oklarından kmler nasp almış bakalım:
Merhametsz olan ulu’l–emrler / Korkarım şeytanın ltzamında (s. 76) // Zulümden
vekl– Âl Resûl’ün / Hcaptan skkenn kızılı çıktı (s. 108) // Müstakm olmayan ulu’l–emrler
/ Ne olduğun blr ehl– zamrler (s. 162) daha pek çok mısrada yönetcler; Cahl adam
msl yaban arısı / Çeç yapsa bal yapmaz orman çnde (s. 87) // Câhl sohbetnn encâmı
zyân (s. 113) // Ehl– kemâl le cefâ çekmes / Yeğdr câhl le safv sürmeden (s. 164) // Görmüş
yok chânda câhlden vefâ / Vefâ umup etme kendne cefâ (s. 180) // Câhln msâl br susuz
kuyu / elden su koymakla dolmaz k dolmaz (s. 239) mısralarında cahller; Sorarsan br
müftüden dînî br sual / Sualn kîlden kâle uğratır (s. 200) dzelernde müftüler; Ormanda
büyüyen adam azgını / Çarşıda pazarda seyrân beğenmez / Medrese kaçkını softa bozgunu
/ Selam vermek çn nsan beğenmez // Çıkmış yükseğne kaval öttürür / Çoban köpeğne
koyun güttürür / Başını baltayla tıraş ettrr / Gder berbere de dükkân beğenmez // Dağlarda
taşlarda dolaşan yörük / İnsanlar çne çıkmayan hödük / Br elfe dl dönmeyen sürtük /
Şehrde tecvtle Kur’an beğenmez (s. 242) mısralarında sonradan görmeler; Br âlm eğer
olmaya lm le âml / Koy br kafese bülbülü karga le br tut (s. 303) lm le amel etmeyen
âlmler; Kalmadı dünyada btt halâvet / Ne düğün arfe ne bayramında (s. 76) // Koymuşum
havana bu garp ser / Sefâ mı sürülür âh şmden ger (s. 91) // Btmez oldu harmanların
eys / Hurma tadı verr erk kayısı (s. 128) // Eyler âlemden göçtü çekld / Bzler zamânenn
pçne kaldık (s. 131) dzelernde değşen zaman ve buna bağlı olarak o günkü ahval ve
daha pek çok durum ve tpler Seyrânî’den hssesn alır.
Seyrânî, dedğmz gb sadece hcv şar değldr; belk bu onun en güçlü yanıdır.
Dğer taraftan güzel ve güzellkler de şrlernde ustaca şlemştr. Ona göre güzeln
bel nce olmalıdır; nsanlar uzun ve kısa boylu sevgl çn olumsuz şeyler söyleyeblr
fakat Seyrânî’ye göre makbul olanı kısa boylu olanıdır. Arayıp bulmalı br nce bell //
Boyu uzun olsa derler k yüce / Boyu kısa olsa derler k cüce / Sararsan kısayı üç gün üç gece
/ Pamuk yorgan döşek safâsına bak (s. 127).
Güzeller söz konusu olur da şkâyet olmaz mı? Elbette olur. Âşık hem sever onu
metheder hem de sevglnn çektrdğ ezyetlerden şkâyet eder. İndrd atından ett
pyâde / Yürüttü âkıbet br güzel ben / Aşkım gördü ett hddet zyâde / Sürüttü âkıbet br
güzel ben (s. 119) // Acep güzel sana neyleym blmem / Sensn bu dertlere saldıran ben
(s. 120) // Sen bî–mürüvvet sen bî–vefâ / Km kme etmştr ettğn cefâ (s. 124) // Aşk u
sevdâ le Mecnun gezerken / Ben br güzel sevdm Müslüman deyü / Muhabbet deryâsında
yüzerken / Şmd br su vermez al ç kan deyü (s. 235).
14