Page 15 - turk-siirinde-kayseri
P. 15

Sµ³¶Ä¾Å’¾·¾ Ş··¶¼µ¶·¾½µ K²³´µ¶·
               Seyrânî, şrlernde tasavvufun mkânlarından faydalanmıştır. Özellkle tasavvufta
            lâh neşve anlamında kullanılan şarabı (bâde) Seyrânî de bu manada ele alır. Ezelden
            çmştm aşkın şarabın / Sanma km çubuklu üzümde buldum (s. 156) // Değl çtğmz şarab
            u rakı / Bz mest eyleyen hamr–ı muhabbet (s. 229) // Şarab–ı aşkını su zannedüp çtkçe
            kandım ben (s. 283) // Tecellden ben çtm bâde– gülgûn adı şerbet (s. 301). Bu kullanımların
            aksn düşünecek olanlara da kazını yapar: İslam’a yakışmaz şarap hem rakı (s. 97).

               Seyrânî’de gönül beşerî aşkın mekânı olmaktan zyade lahî aşkın tecellgâhıdır. Bu
            yüzden oraya zarar verlmemeldr. Gönül Beytullah’tır yıkma Seyrânî / Elnden gelrse
            mâret eyle (s. 90) // Gönül Beytullah’tır msal smâ (s. 112). Seyrânî bu anlamda kendsn
            Hak âşığı olarak ntelendrr. İnsanı ga¦etten aşk uyandırır / Bze bundan özge çle olur
            mu (s. 233) //Sen hemen Seyrânî kıl Hakk’a nyaz / Aşk–ı muhabbetn dersn oku yaz (s. 231).

               Seyrânî şrlern çok genş br yelpazede kaleme almıştır. Ferdî ve beşerî konular
            onun şrlernde ustalıkla şlenmştr. Mesela doğruluk: Dost kapısın ster sen doğruluk
            / Dosta nayet elden bırakma / Doğru olmayanın sonu uğruluk / Olur feraset elden bırakma
            (s. 79); mesela ölüm: Can pn ten yününden / Saran krmen ular br gün / Sulu yalçınlar
            önünden / Açılan gül solar br gün // Kudret koçunu koyuna / Katmış seyreder oyuna / Ecel
            kolların boynuna / Haberszce dolar br gün (s. 173) // Makamımız ala karlı dağ olsa / Etrafı
            hep lale sümbül bağ olsa / Her ne kadar paşa olsa beğ olsa / Yakasız gömleğe sarılır br gün
            (s. 174). Pek Seyrânî her türlü olumlu–olumsuz davranışı sergleyen nsan karşısında
            nasıldır? O, yne Hak zâvyesnden olaya bakar: Seyrânî seyrmden ger durmadım / İnşe
            yokuşa atım yormadım / Güzeln çrknn teln kırmadım / İsm– Hak dlnde doludur dye
            (s. 99).
               Şarler kalıcılıklarını ve büyüklüklern aynı duyguları kendne has orjnal br
            üslûpla fade etmekle sağlarlar. Bu anlamda aynı pınardan su çen, aynı kanaldan
            beslenen fakat orjnal olmayı başaran şarler çersnde elbette Seyrânî de vardır. XVI.
            yüzyılın aşk ve ızdırap şar Fuzûlî’nn (1480–1556) şu mısralarını lse dönemlermzde
            herhalde pek çoğumuz ezberlemşzdr. Aşk derdyle hoşem el çek lâcımdan tabb /
            Kılma dermân km helâkm zehr dermânındadır. Şmd de ondan 300 yıl sonra yaşayan
            Seyrânî’nn mısralarına bakalım: Ey tabb elden gelrse yârem gel emleme / Yâr elnden
            gelmedr bu yârey merhemleme (s. 257). Yne Türk şrnn köşe taşlarında Yûnûs’umuza
            (1238–1321) kulak verelm: Cennet cennet dedkler brkaç köşkle brkaç hûr / İsteyene ver
            sen anı, bana sen gerek sen; ve Seyrânî: Km hûr ster kms cennet / Ben Hakk’ın rızasın
            gözler ağlarım (s. 142). Yûnûs’tan Fuzûlî’ye, oradan Seyrânî’ye akan ırmak ne kutlu ne
            büyük ne anlamlı değl m? Hepsnn hmmet var olsun.
               Bu kısa tematk değerlendrme Seyrânî’nn dlnden sayfalar dolusu uzatılablr.
            Bu konuda yazılan onlarca ktap, yüzlerce makaley ve nceleme yazısını da dkkate



                                                                                     15
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20