Page 66 - Hacıkılıç Mahallesi Kitap
P. 66
66 - Hasan Sami Bolak Hacıkılıç Mahallesi - 67
Mahallede, o zamanlar sadece bizim evde bulunan bataryalı
radyonun ömrü bitmiş, 1.5 voltluk silindir şeklindeki pilinin ortasın-
da bulunan kömür çubuğunu çıkarttım ve odamızın avluya bakan
kapısının üzerindeki yağmurdan koruyucu çinko levhanın, babamın
kolay kolay görmeyeceği bir yerinden bir parça kestim. Suda erit-
tiğim nişadırı, anama göstermeden dolaptan aşırdığım bir kavanoza
koydum. (o devirde böyle kavanoz bolluğu yoktu, pet şişe ise henüz
icat edilmemişti!) Grafiti (kömürü) ve çinkoyu ayrı ayrı kablolara
bağladım ve bisikletçiden aldığım 1.5 voltluk ampülde denedim:
Dünyalar benimdi: ampül yanıyordu!
-Ne var ki, 1.5 voltluk ampül, evimizdeki, ben ders çalışırken
yakılan 3 numara gaz lambası kadar ışık vermiyordu.. İçi nişadır
eriyiği bulunan kavanozu ‘frestone’ markalı pompalı gaz ocağımız-
da ısıtıp daha fazla enerji sağlamayı ve 1.5 volt yerine, 4-5 voltluk
bisiklet ampüllerini yakmayı hedefliyordum. Gazocağı üzerindeki
eriyik iyice ısındıktan sonra kavanoz çatladı ve eriyik odaya yayıldı..
Anam görmeden temizledim ve dolaptan bir kavanoz daha çala-
cağım sırada yakalandım:
-Gâvur oğlan, diye çıkıştı anam; birincisini görmezlikten geldim,
ses çıkarmadım.. İkincisi neyin nesi lan, bilmiyom mu sanıyon?
(bilmiyorum mu sanıyorsun?)
Anamı kandırdım (ikna ettim) ve önceki yaptığım gibi yeni
bir kavanozu düzenleyip, yandaki tahta dolaba sakladım. Kabloları 28.04. 2010 - M. Nevin Bolak
görünmeyecek kadar iskembinin üstüne gelecek şekilde tavana çak-
tım. Ampülü de bağlayıp, babamın gelmesini bekledim.. Nedense o “Büllümbebekli”
gün babam her zamankinden biraz geç geldi eve veya belki de bana damlarda
öyle geldi.. Ayakkabısını çıkardı, odaya girdi, evi karanlık görünce:
-Hayırdır, lambayı niye yakmadınız? Gaz mı bitti, şişe mi (lam- “daz-daz
banın camı) çatladı-kırıldı? diye soruyordu ki ben anahtar vazife- kurmak..”
si gören kabloları birleştirdim ve babama sürpriz yaptım..
Baharla birlikte damlarda, sonradan adları "papatya" olan bül-
Babam memnuniyetini gizleyip; lümbebekler açardı ve genellikle kız çocukları onlardan başlarına tac
-Ulan ne halt edeceğini şaşırıyorsun, tabanca, tüfek... derken şimdi örerlerdi.. İşte o zamanlarda, güneşli havalarda o büllümbebekli
de sıra pile mi geldi, dersine çalış, dersine, eşşek sıpası! dedi ama bu damlarda kız ve erkek çocukları, arkadaş grupları halinde bahara
arada saklamaya çalıştığı gururla, sırtımı da sıvazladı ve sevecen bir “hoş geldin” dercesine dazdaz kurarlardı..Dazdaz; birbirleriyle
sesle: akran-arkadaş çocukların; evlerinden , irişkirik, bastırma, turşu,
-Aslan oğlum, dersini de ihmal etme emi? diye tenbih etti. gaysı gurusu, dut gurusu, pü(r)çüklü, pekmez, peynir, kuru soğan
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com