Page 68 - Hacıkılıç Mahallesi Kitap
P. 68
. 68 - Hasan Sami Bolak Hacıkılıç Mahallesi - 69
fırın ekmeği… ne varsa yeterince alarak, onları kavilleştikleri
(sözleştikleri) damlarda , güle - eğlene yemeleridir.. (O tarihlerde, et
sucuğunun adı irişkirik, havucun adı ise pü(r)çüklü idi..
Pastırma'nın baş harfi ise “Gayseri” şivesine uygun olarak "B" ile,
“kuru” kelimesininki de “G” ile söylenirdi.. Bastırma - Guru.. gibi. )
*
Fırın
Ekmeği
Yeri gelmişken biraz da "fırın ekmeği"nden de bahsedelim ..
Leğende yoğrulan hamur henüz ekşimeden sabahın erken saat-
lerinde mahallenin fırınına götürülür ve orada sıraya sokularak
pişirilmeye bırakılırdı. Leğen sahiplerinden bazıları pişen ekmekleri-
ni leğenle bizzat eve getirirler; yolda rastladıkları komşularına da
nerde ise zorla "ekmeğin başından” bölerek verirlerlerdi..
Kocasinan Belediye Binası
Bazı ekmekleri ise fırının "şeerdi", sahiplerinin evlerine İstasyon Caddesi’nin arka paralelinde, Mimarsinan Parkı önünde yer
götürür ve karşılığında kendisine verilen ekmek parçalarını akşama alan Kocasinan Belediyesi İdare Binası 1987 - 88’lerde zeminin fazla
kadar biriktirerek, ailesinin o günkü ekmek ihtiyacını karşılardı. ıslak olması dolayısı ile derinlere çakılmış bir çok beton ve çelik kazık
üzerine inşa edilmiştir.
Bizim Baruthane Sokağının fırıncı şeerdi "Deli Memed" 28.04. 2010 - M. Nevin Bolak
ekmekten ziyade bahşiş olarak erik, kaysı kurusu, köfter, pestil gibi
yiyecekleri istediğini belli eder, evin sahibi de O'na o tür şeyleri
verirdi.. Damlardan
Fırın ekmeği, kazanda saklanır ve bir kaçgün beklemesine
rağmen bayatlamazdı.. Belki de, şimdiki somun kadar bol olmayışın- “Telteli” (“tiltili”)
dan dolayı o zaman ki ekmekler çoook lezzetli gelirdi bizlere.. çalmak
Çocukluk günlerimden, askerliğimi bitirdiğim zamana kadar
yediğim o fırın ekmeğinin lezzetini hiçbir zaman "çarşı ekmeği"nde Bebeliğimde, henüz “Arabaşı” nın Kayseri’de esamesinin
bulamadım.. Belki de fırın ekmeğinin o kadar lezzeti oluşu, taş okunmadığı uzun kış gecelerinde, soba üzerinde “ağda”dan
değirmenlerde öğütülen kepekli unlardan yapılmasından da ileri çekilen telteli - tiltili (pişmaniyenin elle yapılmış ilkel hâli) soğumak
gelmekteydi.. için bir sini(kenarsız büyük tepsi) ile hayata(avluya) konurdu.
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com