Page 75 - Hacıkılıç Mahallesi Kitap
P. 75

74  - Hasan Sami Bolak                                         Hacıkılıç Mahallesi  - 75
                        Ertesi gün bir “Kıranardı gazozu” şişesi aldım ve içine; sirke,

 8 yaşında      gilaboru  suyu,  pekmez,  tuz,  turşu suyu,  toz  biber  doldurup, “tam
                ze’ruş  edecek”  bir  içki  yaptım  ve  akranlarımdan  iki  arkadaşı  da
 “Ze’ruş olmak”   kandırarak, o devirde şehir merkezine oldukça uzak sayılan, şimdiki
                Büyükşehir Belediye binasının  bulunduğu yere gittik. Orada,  hâlen
 veya           rayların bulunduğu  eski tren yolunun yanında söğütler vardı ve  o
 “Atsın topunu,   raylara paralel, bahar  yağmur ve  kar erimelerinden oluşan suların

 alsın orucunu!”  mevsimlik olarak aktığı küçük dere etrafındaki yeşillikte (çayırlarda)
                üç kafadar “ze’ruş olmak için” kafa çekecektik..


 Evimizin ayakcaklarının bende öyle bir hâtırası var ki, ne o  Davet eden ben olduğum için, ikram olsun kabilinden, şişeyi
 hatırayı, ne de o hâtıranın varlığına sebep olan mekanı unuturum!  arkadaşlarımdan birine uzattım.. O da, korku ve ürküntü dolu gözler-
 Sigara tiryakisi olan babam “İzzet Usta” ramazan aylarında  le şişeden hüpleyerek “bir fırt” çektiği ile ağzındakini püskürttüğü
 tiryakiliği yüzünden ev ahâlisinin  en “geçimsizi” olurdu. Anası, yani  bir oldu..
 Biyanam  (babaannem,  büyükannem)  ramazan  öncesi  ve  sonrası  Sıra  ikinci  kurbanda  idi:  O  da  aynen,  çektiği fırtı  etrafa
 “karşılama” ve “gönderme” adı altında galiba üçer oruç daha tutardı.   püskürtüp, “emaneti sahibine  iade” etti..
 Bu oruçlara anamın da iştirak ettiğini hatırlıyorum. Her cuma  “El  içinde  söz  vermiştim,  ölmezsem  olmaz”dı:  Bir  elimde
 Kur’an okuyan, beş vakit namazını saptırmayan babam ise, anasının  şişe, öbür elimle de her ikisini şöyle bir;
 teklifine karşı çıkar ve:
 “-Ana,  bana  karışma,  ben  sigara  tiryakisiyim,  fazla  oruca
 dayanamam; ramazanda atsın topunu, alsın orucunu!” derdi.
 İşte  bu   “topun  atıldığı  ve orucun  tutulduğu”,     tiryakiliğin
 de  doruğa çıktığı  saatlerde  babam  mutfağa  girerek  “avrat işine
 karışır, salata yapardı.. Mutfağın çok dar oluşu yüzünden, anam veya
 büyükanam, babama kızarlar, O’nu mutfaktan kovmaya çalışırlardı..
 Derken ağız kavgaları başlar ve evin padişahı, orta direği
 Büyükanam babama:
 -Ulan,  dayanamıyorsan  ye..  Sanki  benim  için  dutuyon,
 (tutuyorsun), avrat işine ne garışıyon, defol git başımızdan, diye
 çıkışırdı.
 İşte öyle günlerden birinde,  ben ayakcakta otururken, mut-
 faktan “biyanamın” babama çıkıştığını duydum:
 -Lan oğlum, salataya o kadar sirke dökülür mü, ahâliyi ze’ruş
 (sarhoş) “ideceksin”!
 İşte bu:
 -“Ahâliyi  ze’ruş  ideceksin”! sözü  kulağımda çok etkili bir
 yer etmiş olmalı  ki; “demek ki sirke ze’ruş  edermiş” diye o ayak-
 caklarda  bir “hınzırlık” düşündüm ve bu hınzırlık  bana da ömür
 boyu etkili oldu:  Kayseri Cumhuriyet Meydanı, Atatürk Anıtı, Kurşunlu Camii - 1933























 PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com
   70   71   72   73   74   75   76   77   78   79   80