Page 90 - Hacıkılıç Mahallesi Kitap
P. 90
90 - Hasan Sami Bolak Hacıkılıç Mahallesi - 91
İkinci kez
İZZET USTA’nın “eşşoğlueşşek”
Saati oluyorum!
Babamın bana bu şeddeli “eşşoğlueşşek” lafını daha önce de duymuş-
tum ama her iki sinirlenişinde de, yaptıklarımı takdir eden ama fazla yüz
bulmasın diye gururundan da taviz vermeyen bir hitap tarzıydı bu:
Evlendikten sonra 10 yılda 7 kere ev değiştiren kiracı idim. Hele
evliliğimin ilk yıllarında, bağa göçer ve yaz aylarında boş yere kira ver-
meyeyim diye, taşınamayacak olan eşyalarımı kayınvalidenin evine depo-
lar ve böylece dört ay süre ile kiradan kurtulmuş olurdum.. Ama o yıllar
ev bulmak oldukça zordu.. Evden ayrılmak bir dert, yenisini kiralamak
ayrı bir dert idi.. Ordan oraya taşınmaktan masa, dolap “haşat” olmuştu!
Gazetecilikten başka; halı bayiliği ve döşemesi, telsiz montesi,
brülör tesis ve tamiri, mermer v.s. bayiliği gibi işlerle de uğraştığım için,
biraz para biriktirip, ev sahibi olmaya karar vermiştim. O sıralar, Fevzi
Çakmak’ta bir sigorta evi (Sigorta borçlanmasıyla alınan ve 100 m2’yi
geçmeyen daireler) 150-200 bin lira idi.. Ben ise Bozantı Caddesi’nden,
“Ağabey” bildiğim zengin birinden, henüz ikinci katının betonu
dökülmemiş apartmandan 135 m2’lik evi 1 milyon 325 bin liraya pazarlık
yapıp, güya aldım.. Sonra öğrendim ki en az 300 bin lira kazık yemişim.
“Anan yahşi, baban yahşi”ye getirip, verdiğim kaparo üç dört ay sonra geri
verildi ve aynı apartmandan daha geniş bir daireyi, rahmetli Hidayet
Eraslan’dan 225 bin lira daha ucuza, uzun taksitlerle satın aldım..
O zamanlar, sıfır bir “Reno” araba 160 bin liraya satılıyordu.
Uzatmayayım: Evin alımı kesinleşince babamı arabama bindirip, henüz
betonları dökülmekte olan ama ara bölmeleri tamamen boş daireyi
görmeye götürdüm. Evin o halini gören babam şaşkın bir tavırla;
-Oğlum burada araba yarışı mı yapacaksın, 160 metrekarelik evi ne
yapacaksın? diye hayretle sordu ve ardından da ekledi:
-Kaça aldın?
-Bir milyon 100 bine baba! dedim.
Babam hem endişeli, hem de şaşkın bir tavırla:
-Ulan eşşoğlueşşek, sen bir milyonun ne olduğunu biliyor musun;
etin ne, budun ne? diye bana kızdı. Önce şaşırdım, sonra da:
1979’ da vefat -Enflasyon hızının çok yüksek olduğunu, bedelini de ayda ellibin
eden İzzet lira taksitle ödeyeceğimi, yetişemezsem arabamı satacağımı söyledim ve
“eşşoğlueşşek” lafı ile ilgili olarak babama takıldım:
Usta; 25 yıl -Babası dahil mi, hariç mi baba? diye!
da kendisi Gülümsedi ve : Git lan eşşoğlueşşek! diye gönlümü aldı!
* * *
kullanmış Babamdan açılmışken O’nun çay tiryakiliğinden bahsetmeden
olsa, bu saat geçemem:
Eğribucak’taki bağımızda çok sevdiği çayı kendi eliyle pişirip
şimdi en az demler ve mutlaka porselen bardakla içerdi. Uzaklarda olsam bile var
55 yaşında gücüyle bağırarak beni çaya davet ederdi:
- Hasaaaan!
ve tıkır tıkır - Çay hazırrr,
çalışıyor! - Hasaaaan!
PDF created with pdfFactory Pro trial version www.pdffactory.com