Page 294 - ibrahim_tennuri_gulseni_niyaz
P. 294

Prof. Dr. Muhittin Bağçeci | Dr. Rasim Deniz  | Şeyh İbrahim Tennûrî ve Gülşen-i Niyâz




             -H-


             hab                    :üzüntü, hile, uyku.
             habîb                  :sevgili, dost.
             hacetaş                :arkadaş, efendi, ağa arkadaşı.
             hacl                   :utanmak, utancından yüzü kızarmak.
             hacil-                 :utandırmak.
             hadd                   :yanak.
             hadd                   :şeriatça verilen ceza, bir şeyin sonu.
             hadırvan               :tembel gibi, uyuşuk.
             hâdî                   :hidayete erdiren, Tanrı sıfatı.
             halkolmak              :meydana gelmek.
             hâk-i pâyine           :ayak toprağına.
             hakim-i tuvana         :hüküm ve hikmet sahibi, güçlü.
             hakîr                  :miskin, düşkün, bîçare.
             hâl                    :vücuddaki benek, ben.
             hallâk                 :yaradıcı, mevlâ tanrı.
             halâvet                :tatlılık.
             hallet                 :samimi dostluk, şiirde kullanılmaz.
             halil                  :dost, Halil İbrahim.
             halif (halef)          :arkadan gelen.
             halvet                 :yalnız kalmak, tenhaya çekilmek.
             hayli                  :çok zaman.
             ham                    :pişmemiş, bükülmüş, kıvrılmış.
             hammâr                 :şarapçı, meyhaneci.
             hân                    :ulu makam, hükümdar, sofra.
             hancer                 :bir işte doğru yol, kural, ölçü.
             handan                 :gülen.
             harâbat                :meyhaneler, Ziya Paşa’nın 3 ciltlik bir eseri.
             harac                  :vergi.


            294
   289   290   291   292   293   294   295   296   297   298   299