Page 178 - kappadokia_kralligi
P. 178
HALİT ERKİLETLİOĞLU / KAPPADOKİA KRALLIĞI VE ROMA-BİZANS DÖNEMİ
başkalarının yanında kusmak, yellenmek yasaktır. Bütün bu noktalarda
uyguladıkları töreler bunlardır. Bir de şunu söyleyelim, en ciddi konuları
içerek konuşmak da görenekleri içerisindedir. Ancak eğer bir karar kadeh
sesleri içinde verilmişse, ertesi gün ayıldıkları zaman, karar kimin evinde
verildiyse o, işi yeniden oya koyar; eğer ayık kafa ile de olur derlerse, o karar
yürütülür; yoksa vazgeçilir; bunun tersine olarak, ayık kafa ile düşünülmüş
bir şey de, içki havası içinde yeniden ele alınır.
Yolda rastlaşanlar birbirlerine yaklaşırlarsa bu, onların aynı toplum
katından olduklarını gösterir. Günaydın yerine ağızdan öpüşürler, eğer biri
öbüründen biraz daha aşağı kattan ise, o yanaktan öpülür, eğer çok daha
aşağı kattansa, bir dizini yere koyup öbürünün karşısında secde eder. Öbür
uluslardan, en saygın tuttukları en yakınlarındaki komşularıdır. Sonra birin-
ciden sonraki en yakın olmak üzere böylece gider, kendilerinden uzaklaştığı
ölçüde verdikleri değer de azalır. En az değer verdikleri kendilerinden en
uzakta oturan uluslardır. Çünkü öbür uluslara göre kendilerini her bakımdan
çok daha soylu sayarlar. Başkaları kendileriyle ilişkileri ölçüsünde erdemli
olabilirler, demek ki en uzakta kalanlar en geri olanlardır. Med egemenliği
zamanında, hatta halklar arasında bile bir sıralama gözetilir. Medler herkese
ve özellikle daha yakın olan komşularına hükmederlerdi. Bu yakın komşular
da, kendi yakın komşularına hükmederler ve bu sonuncular, kendilerin-
den sonra gelen sınır komşularına hükmederlerdi. Bu tamamen Persler’de
geçerli olan değer ölçüsüne uygun bir durumdu. Zira Med buyruğunun ve
yönetiminin alanı durmadan küçülüyordu.
Bununla beraber, Persler, yabancı görenekleri başka her ulustan daha kolay
kaparlardı. Medlerin giyinişlerini kendilerininkinden daha güzel buldukları
için, kendileri de öyle giyinmeye başlamışlardı. Savaş konusunda da, Mısır
zırhlarını örnek almışlardır. Greklerin de birçok ahlaksızlıkları yanında diğer
sapkınlıklarını da kapmışlardı. Evlilik hayatına gelince, her birinin birkaç
nikâhlı karısı olduğu halde çok sayıda cariye de satın alırlardı.
Bir kimsenin kamuoyundaki değeri, önce savaştaki yiğitliği, sonra da
çocuklarının sayısı ile tartılırdı. En çoğuna sahip olan, kraldan her yıl ödüller
alırdı. Çokluktan kuvvet çıktığına inanırlardı. Beş yaşından yirmi yaşına
kadar çocuklarına yalnız üç şey öğretiyorlardı: Ata binmek, ok atmak, doğ-
ruyu söylemek. Beş yaşından önce çocuk, babasına gösterilmez, kadınların
arasında yaşar, böylelikle, çocuk eğer küçük yaşta ölürse, bu yasın babada
fena bir etki yapmasını önlemiş olurlardı.
178