Page 127 - kayseri-medeniyetlerin-besigi
P. 127

efsanelerDe kayseri | sultan saZlığı efsanesi  127
                                                                                                             KayserI leGends | sultan marshes leGend



                   SULTAN SAZLIĞI EFSANESI                                                SULTAN MARSHES LEGEND
                   Sultan Sazlığı, Develi Ovası’nda 17,200 hektarlık bir alanı kapla-     The Sultan Marshes covers an area of 17,200 hectares of Develi plain.
               maktadır. Erciyes Dağı’nın güneybatısında olup, Kızılırmak havzasında   It lies to the south–west of the Erciyes mountain and is located in the
               bulunan Develi kapalı havzasının en alçak kesimlerinde yer almaktadır.   lowest part of the Develi closed basin in Kızılırmak basin. In Sultan Marshes
               Sultan Sazlığı’nda; tatlı, tuzlu, hafif tuzlu açık su yüzeyleri, geniş sazlık   there are Sweet, salty, slightly salty open water surfaces, large reeds and
               ve bataklık alanları ile bunları çevreleyen sulak çayırlar yer almaktadır.  marsh areas, and wetland meadows surrounding them.
                   Adının, Osmanlı Sultanlarının avlak yeri olmasından dolayı aldığı      His name is said to have been taken because of it is the Ottoman
               söylenir.                                                              Sultans' hunting grounds.
                   Efsaneye göre; Yavuz Sultan Selim Çaldıran Savaşı’na giderken          According to the legend; Yavuz Sultan Selim goes through this place
               buradan geçer. Yavuz’un ordusu burada konaklayacaktır. Sultan, orada   when going for the Çaldıran War. Yavuz's army will stay here. The Sultan
               bulunan Şeyh Şaban Hazretlerine haber göndererek: “Bugün askerleri-    sent a message to the Sheik Şaban who was there: “It is up to you that
               nin yemeği size aittir.” buyurur. Şeyh Şaban: “Padişahım, emriniz başım   your soldiers will eat today”. Sheik Şaban: “My Sultan, your command is on
               üstüne” der. Şeyh bir koyun keser ve pirinç pilavı ile pişirip, Yavuz’un   my head”. The Sheik cuts a sheep and bows it with rice. He serves for 400
               400 bin kişilik ordusuna ikram eder. Bir koyun ile koca ordu doymuş,   thousand people. With a sheep all the army was full and the remainders
               yemeğin sonunu da Şeyh ile Yavuz Sultan Selim yer. Bundan sonra        are eaten by Sheik and Yavuz Sultan Selim. After that, it is called “Sultan
               buraya, Yavuz Sultan Selim’den dolayı “Sultan Sazlığı” adı verilir.    Marshes” because of Yavuz Sultan Selim.


                   KAYSERI ÜZERINE BIR EFSANE                                             A LEGEND ON KAYSERI
                   Kudret Altun, Ahmet Hilmi Kalaç tarafından yayımlanmış bir             Kudret Altun, tells a legend published by Ahmet Hilmi Kalaç:
               efsaneyi şöyle nakleder:                                                   The Kayseri city is located on the skirts of Erciyes, on the hills of
                   Kayseri Şehri Erciyes eteklerinde, Eskişehir tepelerinde bulunurken,   Eskişehir, while the Karasu valley flowing from Boğazköprü to Kızılırmak
               Boğazköprü’den Kızılırmak’a akan Karasu Vadisi kapalı ve bugünkü       is covered and the present plain is taken as a large lake by including the
               ova, şimdiki şehri de içine alarak geniş bir göl halinde imiş. Gölün   present city. As the silver waters of the lake were caught by the skirts
               gümüş suları, çepeçevre etrafına dizilen köy ve kasabaların eteklerini   of villages and towns all around, it gave peace to everyone. There was
               yakalayarak dalgalandıkça, sakinlerine içten bir gurur ve bahtiyarlık   a palace of the rulers at a top point of the city. The king, sitting in the
               gelirmiş. Şehrin hâkim bir noktasında ve bütün gölü kucaklayan bir     palace, boasted as he saw the white mountain behind him, and the blue
               tepesinde hükümdarın sarayı bulunuyormuş. Sarayda oturan zamanın       sky behind him: he said, “Two blessings of God are ours, no one can attack
               kralı, arkasında beyaz dağı, önünde mavi gölü gördükçe böbürlenir:     to us.” In time, when a hero named Battal, who comes from far away and
               “Tanrı’nın verdiği iki nimet bizim oldukça, hiç kimse bize el uzatamaz.”   spreads his reputation all over the country, gets two or more villages and
               dermiş. Gel zaman, git zaman uzaktan gelen ve ünü her tarafa yayılan   towns, falls down every place, approaches the proud city of Erciyes. The
               Battal adlı bir kahraman, memleketlerine musallat olmuş, birer–ikişer   city started worrying, but the king is not worried, he does not take any
               köy ve kasabaları alıyor, kuleleri düşürüyor, Erciyes’in mağrur şehrine   measures. The daughter of the king fell in love with Battal, whose name
               yaklaşıyormuş. Şehirde endişeler başlamış, ama kral telaşlanmıyor, hiç   she heard. One day he asked his father:
               tedbir almıyormuş. Kralın kızı, adını duyduğu Battal’a görmeden aşık       “Dad, thank goodness we are happy but I have a fear in my heart. If
               olmuş. Bir gün babasına sormuş:                                        this Battal comes, if he takes away our city?” The king said to his daugh-
                   “Baba, çok şükür halimize, mesuduz, bahtiyarız, yalnız içimde bir korku   ter: “This mountain is at our back, the lake is quite near now, no one can
               var. Bu Battal gelirse, şehrimizi elimizden alırsa...” demiş. Kral ise kızına:   attack to us.” He pointed to Boğazköprü and added:
               “Bu dağ arkamızda, göl de önümüzde oldukça, kimse bize el uzatamaz.”       “There's a foot in there it is sensitive. If a little opened, water is drawn,
               demiş ve Boğazköprü’yü işaret ederek eklemiş:                          we have a loss of our ally. That's when I'm afraid.”
                   “Şu arada bir ayağı var, orası yufkadır. Biraz açsalar su çekilir, biz de   Battal has taken everything but has not been able to conquer Kayseri.
               müttefikimizin birini kaybederiz. İşte o zaman korkarım.” demiş.       For the army does not pass from the mountain and the lake. He decided
                   Battal, her yeri almış ama Kayseri’yi bir türlü fethedememiş.      to conquer from the inside, changed his clothes and went inside the city.
               Çünkü, dağdan ordu geçmez, gölden şehir kuşatılmazmış. Kaleyi içten    He fell in love with the king's daughter and learned of her weakness. They
               fethetmeye karar vererek, tebdil–i kıyafetle saraya sızmış. Kralın kızını   dug up the water that the king has mentioned and emptied the water
               kendine aşık edip, zayıflığını öğrenmiş. Kralın dediği yerden kazıp    from the lake. As the water decreased, the plains became dusty and Battal
               gölün suyunu boşaltmışlar. Su azalınca, ova tozlu yol olmuş ve Battal   conquered both the daughter and the city.
               entrikayla hem kızı, hem de şehri ele geçirmiş.
   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131   132