Page 34 - kayseri_turkuleri
P. 34
KAYSERİ TÜRKÜLERİ VE OYUN HAVALARI
Genelde olduğu gibi Kayseri’de de halk müziği icrasında kullanılan en yaygın tezeneli çalgı “bağla-
ma”dır (Kınık 2011: 53). Fakat bağlamanın türkü icralarında kullanımı daha ziyade merkezin dışında
kalan bölgelerde söz konusudur. Merkezde söylenen türkülerde ise Türk klâsik müziğinde öne çıkan
çalgılar kullanılmıştır. Bunlar içinde ise “ud” başta gelmektedir. Hatta “ud neredeyse Kayseri’de bir halk
müziği çalgısı gibi sık kullanılmaktadır. (…) bağlama ve ud çoğu zaman ayrılmaz ikili ol[muştur].” (Kı-
nık 2011: 53). Udun dışında ise “kanun, keman, klarnet, ney, cümbüş, yaylı ve mızraplı tambur, kemane
ve tef çeşitli oturma ve toplantılarda bir arada icra edilen çalgılar olmuştur ki, bu oturmalarda icra halk
müziği eserleriyle başlayıp ilerleyen saatlerde daha çok popüler olan Türk sanat müziği eserleriyle devam
etmiştir.” (Kınık 2011: 53).
Kayseri’de söylenen türkülerde klâsik müzik çalgılarının ön plana çıkmasında aynı bölgede yaşamış
Ermeni müzisyenlerin katkısı da büyüktür. Zira Ermeni sanatkârların Bektaşîliği de benimsedikten son-
ra halk musikisinde önemli eserler verdiği görülmektedir (Kınık 2014: 7). Tabii bunun yanında Kayse-
ri’de Türk makam musikisine gerek besteleriyle gerekse de çalgılarıyla zenginlik katan pekçok Ermeni
musikişinasın varlığı da göze çarpmaktadır (Kınık 2011: 53; Kınık 2014: 6).
Kayseri’de 1980’lerden sonra türkü söyleme işinin organize biçimde kurumsallaşmaya başlaması
“halk müziği ve Türk klâsik müziği çalgılarının icrada ayrışmasına yol açmıştır.” (Kınık 2011: 53). Bu sü-
reçte “bireysel bir yapıya bürün[en]” halk müziği icralarında “bağlama ailesi, ritim çalgılar, keman ve ka-
val kullanılmaya başlamıştır.” (Kınık 2011: 53). Merkeze uzak ilçelerde, özellikle Afşarların yoğun olduğu
bölgelerde ise icrada daha ziyade davul ile zurna ikilisinin öne çıktığı görülmektedir (Kınık 2011: 53).
1. 7. Türkü İcracıları (Türkü Yaratıcıları)
Tarihî süreci de dikkate alarak Kayseri’de ilk türkü icracıları (yaratıcıları) olarak gerek merkezde ge-
rekse merkezin dışındaki bölgelerde önemli bir yer tutan “âşık”lardan söz edebiliriz. Zira kaynaklara da
yansıdığı kadarıyla Kayseri’nin âşık tarzı şiir geleneği açısından önemli bir ibda ve icra merkezi olduğu-
nu söyleyebiliriz (Çapraz 2014). Tabii bunda Dadaloğlu, Cingözoğlu Seyit gibi büyük ozanlar yetiştiren
Afşarların katkısı yadsınamaz. Zira Kayseri’de icra edilen türkülerin ağırlık merkezlerinden birinin de
“uzun havalar”, yani Türkmen hayatının önemli kesitlerini içeren “bozlak”lar olması bu durumu yeterin-
ce aydınlatır kanaatindeyiz. Merkezde ise Seyrânî, Molulu Revâî, Himmetî, Âşık Hasan, Rûzî gibi daha
ziyade klâsik kültüre yakın âşıkların ibda ve icraları söz konusudur. Dolayısıyla bu durum da yukarıda
dile getirdiğimiz icralarda Türk halk müziği ve Türk klâsik müziği eserlerinin birlikteliği meselesine ışık
tutabilir.
Yukarıdaki bölümde de ifade ettiğimiz gibi Kayseri’de türkünün en etkili icra zemini “arkadaş gru-
bu”na bağlı “müzikli oturmalar”dır (Kınık 2011: 59). 1960’lı yıllardan 2000’li yılların başına kadar devam
eden bu oturmalara çarşı esnafından Necip Oyman ud, Ahmet Keçeciler bağlama, Yusuf Özulu ney,
Hüseyin Sayram keman, Ahmet Kurtkara (Ahmetçik) ud ve İsmail Ediz ud ve kanun ile katılmışlardır
(Kınık 2011: 59). Kınık bu fasılların mahiyeti hakkında ise şu bilgileri aktarmaktadır:
“Yeme içme ile başlanan oturmada müziğe Kayseri yöresine ait Türk klâsik müziği üslup ve tavrını
taşıyan türküler ile başlanır, âdeta bir fasıl icra edilirdi. Bu fasıl içerisinde icra edilen önemli türküler
vardı. Sabahın Seher Vaktinde, Aşlamayı Aşladım, Karakuşu Vurdular, Posta Yollarını Dolanıyorum,
Asmalar da Kol Uzatmış Dallere bu türkülerden bazılarıdır. Türkülerin ardından şarkılara geçilerek fası-
la devam edilir, çoğu zaman bu fasıl kesintiye uğramadan saatlerce sürerdi. Hüseyin Sayram ile Ahmetçik
[=Ahmet Kurtkara], ustalıklarından ve nazari bilgilerinden dolayı bu faslı en iyi sürükleyen kişilerdi.
Müzik devam ederken birileri arada ev sahibinin hazırladığı ikramlardan atıştırırlardı. Bu oturmalar
aynı zamanda çırak olarak katılan kişilerin usta-çırak ilişkisiyle müzik sanatında kendilerini geliştirdik-
leri âdeta bir okul niteliğinde bir özelliğe sahipti ki Kayseri’nin usta icracılarından birçoğu bu oturmalar-
da yetişmiş kişilerdi.” (Kınık 2011: 59).
Dolayısıyla Kayseri’de âşıklardan sonra türkü yaratıcıları olarak “Kayseri halk müziğinin varlık ne-
denlerinden de sayılan” “kaynak kişiler” gelmektedir (Kınık 2011: 49). İlk olarak akla gelen kaynak kişi-
34