Page 31 - kayseri_turkuleri
P. 31

Dr. Erol AKSOY/Dr. Erhan ÇAPRAZ


                  Türküler ezgileri bakımından “uzun havalar” ve “kırık havalar” olmak üzere iki kısımda değerlendi-
               rilmektedir. Uzun havalar, “usulsüz ezgiler” olup “bu ezgiler ölçü ve ritm bakımından serbest olmakla
               beraber, dizisi ve dizi içindeki seyri belli kalıplara bağlıdır.” (Kaya 2014: 263). Bunlar “Avaz, Aydos, Beşiri,
               Bozlak, Çukurova, Dağbaşı, Divan, Eğin, Elezber, Grip, Gerali, Gurbet havası, Hoyrat, İbrahimî, Kalen-
               derî, Kayabaşı, Kerem, Maya, Müstezad, Nevruzi, Tatyan, Türkmani, Yolhavası ve Yüksek hava” şeklinde
               adlandırılabildikleri gibi, “Avşar ağzı, Azeri ağzı, Eğin ağzı, Erzurum ağzı, Harput ağzı, Kerkük ağzı”
               şeklinde yörelere göre farklı üsluplarda icra edilen isimlerle de anılırlar (Kaya 2014: 263-264).
                  Kırık havalar, “ezgi yönünden usullü, yani ölçü ve ritmleri belli olan parçalar” olup Ege’de “Zeybek”,
               Giresun ve Ordu’da “Karşılama”, Harput’ta “Şıkıltım”, Isparta’da “Datdiri”, Konya’da “Oturak”, Şanlıurfa’da
               “Kırık hava” ve Trabzon, Rize ve Hopa’da “Horon” adı alır (Kaya 2014: 264).
                  Bunların yanında yörelere göre “Muhalif, Müstezat, Beşiri, Kalenderi, Zarıncı ve Misket” gibi isimler-
               le anılan Klasik Türk musikisinde sırasıyla “Segâh, Acemaşiran, Mahur, Saba, Çargâh ve Eviç” şeklinde
               karşılıkları olan kırık yahut uzun hava tarzında terennüm edilen makamlar da vardır (Kaya 2014: 265).
                  Bu bağlamda Kayseri’de söylenen türkülere baktığımızda, türkülerin önemli icracılarının hem “Türk
               halk müziği” hem de “Türk klâsik müziği” eserlerini “aynı ortamlarda”, “aynı çalgılarla” ve “aynı repertu-
               ar içerisinde” icra etmeleri, türkülere “tavır ve üslup olarak yansımış” ve bu durum türkülerin “makam
               dizilerinde da bir zenginliğe neden olmuştur.” (Kınık 2011: 49).  Türküler, “makam dizileri” bakımından
                                                                      6
               “bir çeşitlilik” göstermekle birlikte “Hicaz, Muhayyer, Uşşak, Karcığar, Segâh, Kürdi, Buselik Saba, Ferah-
               nâk, Çargâh, Nikriz, Pençgâh, Mahur, Hüzzam ve Hicazkâr”ın yanında daha ziyade “Hüseyni dizisinin
               çoğunluğu teşkil ettiği görülmektedir.” (Kınık 2011: 50).
                  Kayseri’de söylenen türküler “seyir yönünden” ele alındığında ise “özellikle Hüseyni dizisindeki tür-
               külerin, Türk halk müziğinin genelinde olduğu gibi kendine has bir seyir yapısına sahip olduğu gö-
               rülmektedir. Bu yapıda, Hüseyni eserlerin bazılarının seyrinin Hüseyni perdesinden ziyade Gerdaniye
               perdesi civarında seyre başladığı ve geliştiği görülmektedir. Güçlü seslerin seyir içerisinde kullanılışı in-
               celendiğinde ise Türk halk müziğinde makamsal yaklaşım içerisinde belirlenen güçlü seslerin, eserlerin
               çoğunda etkin olmadığı, dolayısıyla Türk halk müziğine has bir yapılanma oluştuğu görülmektedir. Yine
               seyir açısından incelendiğinde, Hüseyni türkülerin bazılarının dizisi Neva olmadığı halde, seyir içerisin-
               de Neva makamına benzeyen ‘Nevada Rast çeşnisi’ görülmektedir.” (Kınık 2011: 50). “Diziler” yönünden
               bakıldığında ise “Türk klâsik müziğinde olduğu gibi bir eser içerisinde bazen birden çok dizinin yer
               aldığı görülmektedir.” (Kınık 2011: 50).
                  Kayseri’de söylenen türküler, usul ve ritmik yapıları açısından da “zengin bir çeşitliliğe” (Kınık 2011:
               50) sahiptir. Türkülerde “sırasıyla 4/4, 2/4 ve 9/8’lik usuller daha sık kullanılmış olup bu usullerin ha-
               ricinde 12/8, 2/2, 8/8, 5/8, 5/4, 7/8, 10/8, 7/4, 6/4, 3/4, 15/8, 8/4, 10/4, 13/8, 14/8’lik usuller de kullanıl-
               mıştır. Bu usullerin her biri başlı başına bir eserin usulü olmayıp bunlardan bazıları eserin asıl usulünün
               haricinde kullanılan usullerdir.” (Kınık 2011: 50).
                  Kayseri’de söylenen türkülerin “Kayseri tezene tavrı”  adı verilen kendine has bir icra özelliği de var-
                                                                7
               dır (Kınık 2011: 54). Zira “Kayseri türküleri icra açısından Orta Anadolu’nun kendine has çalma ve
               söyleme üslubuna sahiptir.” (Kınık 2011: 54).

                  1. 5. Türkülerin İcra Ortamları (Bağlam)
                  Türkü gibi daha ziyade sözlü kültür ortamında neşv ü nema bulmuş türlerin gerek metin (text) ve
               yaratım süreçleri gerekse özgünlüğü (Ong 2007: 58; Başgöz 1986: 49-137) büyük ölçüde sosyo-kültürel
               ortam içinde şekillenen icra bağlamına (context) bağlıdır. Dolayısıyla bu ortamda türe veya şekle ait bir
               inceleme yapılırken icra bağlamının mahiyetinin ortaya konulması büyük önem taşır.
                  Bu bağlamda Kayseri’nin Türk sözel edebiyat geleneğimizin önemli bir icra merkezi olduğunu rahat-
               6)  Kayseri’de söylenen türkülerin ezgi yapıları hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Kınık 2011.
               7)  Bu tavır hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Atılgan 1994: 7-14; Kınık 2011: 54-57.
                                                                                                        31
   26   27   28   29   30   31   32   33   34   35   36