Page 102 - kayseride_ticaret_ve_sanayi
P. 102
Kadir Dayıoğlu
merkezi gerçekleştiğinde, çiftçi malını hakettiği değerden satacak, kayıt dışı önlenecek,
tüccar da aradığı mahsulü bu pazarda rahatça bulabilecek” dedi.
“Kayseri’de hayvan sayıları 50 ila 5 bin arasında değişen 2 bin 300 besi işletmesi
var. Büyükbaş hayvana odaklı bu işletmelerin 4’ü, 5’şer bin baş hayvan varlığına sahip.
30’a yakın işletmede bu sayı bin ila 3 bin arasında değişiyor. Geriye kalanların büyük
bölümü ise hayvan varlıkları binin altında kalan işletmelerden oluşuyor. Bunlar genelde
merkez ilçelerden Kocasinan, Melikgazi ve İncesu’da faaliyet gösteren işletmeler. İlde
günde bin ton et üretiliyor. Yıllık üretim ise 60 bin ile 100 bin ton arasında değişiyor.”
Ünlü, Kayseri’nin sadece kırmızı ette değil, yumurta ve balık üretiminde de söz
sahibi bir merkez olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Kayseri yumurtadaki üretim
kapasitesi ve ihracattaki konumuyla Türkiye’nin ilk 5 kenti arasında. Türkiye yumurta
üretiminin % 20’sini Kayseri karşılıyor. Kentten hemen her hafta 18-20 tır dolusu yumurta
yurtdışına sevk ediliyor. Yıllık yumurta ihracatı 400 milyona ulaştı. Pınarbaşı’nda
alabalık çiftlikleri var. Bahçelik ve Yamula Barajları’nda kafes balıkçılığı her yıl biraz
daha gelişiyor. Buralarda üretilen balıklar başta Almanya olmak üzere değişik Avrupa
ülkelerine ihraç ediliyor. Kayseri son birkaç yıldan beri ürettiği ortalama 10 bin ton balığı
genelde AB ülkelerine ihraç ediyor.” (Mahmut Sabah, 28 Mart 2018, www.dunya.com/
Yün
Anılan eserinde Kalaç’ın verdiği bilgiye göre; pastırmadan sonra ikinci sırayı “yün”
alıyormuş. Yün de önemli bir ihraç kalemiymiş. 504 bin okka civarında ihracat yapı-
lıyormuş. Buna karşılık da 37 bin 440 Osmanlı lirası bir gelir elde ediliyormuş. Oysa,
ihraç edilen 750 bin okka pastırma ihracından, 525 bin lira gelir geliyormuş. Boğazlıyan,
Bünyan vs. gibi civar kazalardan gelen, ihraç amaçlı yünler, bu miktara dahil değilmiş.
Bir de Kalaç, o yıl için “tiftik”ten de söz ediyor. Tiftik, Kayseri köylerinde “filik” tabir
edilen keçiden alınan “güzel” yünlermiş. Ama kalitesi ve miktarı Ankara keçilerinden
elde edilenler gibi değilmiş. Satılan tiftik 20 bin okka civarında olup giren para da 2 bin
Osmanlı Lirasıymış.
Kalaç, Kayseri halıcılığından sitayişkâr bir biçimde söz ediyor. Ticaretinden hayli
para girdiğinden, “vaktiyle şarkın en büyük sanayinden” sayıldığını söylüyor. Ama en
iyi halının İran halısı olduğunu, bize halıcılığın buradan geldiği notunu da düşüyor.
Yine Kalaç’ın ifadesine göre, 1911 öncesi, halı imalatı, neredeyse Kayseri’de terk edilmiş
bir vaziyetteymiş. Sanki, günümüz de tarih tekerrür ediyor. İran’dan ve Çin’den halı
gelmeye başladı, yerli tezgah neredeyse hiç kalmadı.
102