Page 40 - seyrani_siir_yarismasi
P. 40

Balığı kaybetmeden Hızır bulunmaz imiş
               Boynunu büken kullar el açıp yalvarınca
               Hidayetle süslersin edebiyle varınca
               Kerem eyle Yâ Rabbi ben de halas olayım
               Huzuruna varınca neşve ile dolayım

               Aşk nehrini sadrıma kan eyle, damar eyle
               Dostluğuna erdiren kulluğa mazhar eyle

               Surlarından aşarken sinsi rüzgârlar şehrin
               Sular taşar pervasız... Sular derin mi derin...
               Harabe diyârlara o dem çakallar döner
               Kan kokan nefesinden bir bir ocaklar söner
               Kapkaranlık gecede her cürmü görüyorsun
              “La tahzen...” deyince Yâr, mazlumu koruyorsun
               Âlemlerin Rabbisin, yok senden başka İlâh
               Sabır ve dua benim sarıldığım tek silah
               Zerreden kürreye dek ne varsa yaratansın
               Buldurmayı dilersen bulanı aratansın

               Gönül hanı yıkılmış, yeniden hisar eyle
               Muhacir yüreklere bizleri ensar eyle


               Yıldızlar, ay ve güneş emre itaat eder
               Tefekkür eden görür, her vakit taat eder
               Kudretine hudut yok, dağları dürüyorsun
               İsyan eden nankörü çöllere sürüyorsun
               Tövbeye de tövbe var dervişlerin dilinde
               Haddi bilmekmiş kulluk hakikat menzilinde
               Yâ Rab! Azametinden kainat secde eder
               Nefse uyan, hevayı ruhuna perde eder
               Hiçbir şer döndüremez salihleri yolundan
               Samimiyet istiyor Cenab–ı Hak kulundan


               Yâ Muhyî! Ruhumdaki hazanı bahar eyle
               Şu zifiri gecemi lûtfunla nehar eyle






            40
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45