Page 67 - seyrani_siir_yarismasi
P. 67

yalnızdır insan sevdiği her şeyde.
               kendi dalgınlığını dalgalandırmaktan korkarak, fazlasını düşünmedi.
               öylece dizlerinin üzerinde daldı ve bir düş gördü.
               eski başkentin kuzey kıyısında oturan kral, yüzlerin en soylusu
               dağı yükseltmeyi tasarlayan ırmaklara, büyük ustalara
               baş aşağı ters çevrilen kum saatine, zamana hücum emri verdi.
               geçmiş ve gelecek tüm yanılgıların teminatı olarak.
               değil mi ki tanrısal adamlardan birinin korkuyla kurduğu divan
               ölüm biçimlerinin dışına çıkmak demekti.
               o güzel halkım bilirdi güneşin yakınlarında kuşlar ötmezdi.
               bu yolda ona yalnızca bir kartal eşlik edecek,
               zihnin labirentlerinde gezinen bir kalem cızırtısı.
               güneşin ilk ışıklarındaki vurguyu ve tınıyı keşfeden teni
               gözlerinden geçen göçmen kuş sürüsünün büyüsünden uyanınca
               iç içe geçen rüyalardan
               hayatların sonu gelmeyen adımlarında yolunu şaşıran dostlar
               yabancılaşmış mekanlar, tanrılaşmış nesneler ve düşmanlardan
               içindeki insanları ilan eden kendi olarak ve kendinde birleyerek
               Rabbim, dedi. kendi ışığımı kendi gölgemle kapatıyorum.
               neden yıllar bir an olarak görünüyor?
               içimdeki küçük rüya işçisi gerçeği saklamak için
               neden bu kadar zahmete giriyor?
               ah ben, kendi kendimden sakladığım anlamı nasıl keşfedeceğim?


               hoş kokulu hanımeli çiçeklerinin rayihasıyla sardığı
               yoldan geçerek bir gün okyanus kıyısına gelindiğinde
               tüm hikaye;
               ışığın masum düşüncesinden başka bir şey değildir...





                                                                                    67
   62   63   64   65   66   67   68   69   70   71   72