Page 13 - Emir Kalkan Hikaye Yarışma
P. 13

Rüyalarının Peşinde  *


                                          Er g ün Doğ an







               Gözleri ipek kuşakla bağlı siyah bir kısrağın sırtında yol alan bir postacıyım ben.
            Gözleri bağlı, başka türlü yolunu bulamaz çünkü. Sufiye sorsan gönül gözü der. Cellada
            sual edecek olsan, kan görmemesi kendi çıkarınadır diyecektir. Ama ben kimseye el
            etmem, sual etmem kimseye. Postacıyım, bir menzilden diğerine kadar da ses etmem.
            Süleyman Peygamber miyim ki börtü böcekle konuşayım! Sukut altındır. Çarçur etmem
            hazinemi. Laf–ü güzafla saltanat sürmem şu cam kubbe altında!

               Bir tek küheylanımla konuşurum, bir tek küheylanımla dertleşirim.
               Atım, güzel atım, can pare atım, yedi düvelde nal inleten atım. Böğründe bir
            cevşen bir de sızı taşıyan atım. Bilesin ki bu son yolculuğumuzdur. Ama bu görev
            diğerlerine benzemez. Sadece yol kesen haydutlar değildir bizi bekleyen tehlike. Kar
            ve boran değildir. Yılanlar, çıyanlar, insanı ense kökünden yakalayıp iliklerine kadar
            titreten baldıranlar değildir. Yiğidi yoldan çıkaran dilberleri ise hiç kafana takma. O
            taraklarda bezimiz kalmadı artık. Bizi bekleyen tehlike başkadır cancağızım! Sevinç
            naraları atılırken bir mızrağın ucunda sallanan başımızın, yerde canı çekilen, solan
            bedenimize bakmasından daha acı bir tecrübe olabilir bu. Durma öyle, bundan ötesi
            var mı deme, anlatamam…
               Yalnızca şunu bil ki bu görev boynumuzun borcu. Tepeden tırnağa sınanacağız
            ve kendimizden kovulacağız. Sırra kadem basacağız güzel kısrağım, ansızın kaybo-
            lacağız…

               Neyse bunları düşünmenin sırası değil şimdi. Görelim bakalım, kimmiş bu bey?
            Bizden ne istermiş öğrenelim? Sen keyfine bak. Suyunu, arpanı verecekler. Dinlen,
            güç topla ki içim rahat olsun. Anlaşılan ben biraz daha bekleyeceğim burada. Genişçe
            bir odada bir minder gösterdiler bana. Kaz tüyünden yapılmış, rahat mı rahat! Şu koca
            ömrümüzde başımıza nasip olmayanı kaba etlerimiz tadıyor ya, üzüleyim mi sevine-
            yim mi bilmiyorum. Geçmişi bir çırpıda unutmak kolay değil tabi. Gülücükler hemen
            sönüyor da yaralar öyle mi! Sızısı dinecek, kabuk bağlayacak, görünmez olacak derken




            *  Birincilik Ödülü

                                                                                    13
   8   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18