Page 114 - Halil Edhem
P. 114
KAYSERø ùEHRø 181 99 182 KAYSERø ùEHRø 107 100
düúünmeye sevketmektedir. Ulu Hâtun gibi hanÕmlarÕn da izleri ve hâtÕralarÕ bulunmaktadÕr. Bu izler ve hâtÕralar,
Türk devlet ve toplum hayatÕnda kadÕn-erkek farkÕ gözetilmeksizin, herkesin
Selçuklular devrinde Kayseri merkezindeki Selçuklu sarayÕ “Devlethâne” den Kayseri ve dolayÕsÕyla Türk tarih ve kültürünün oluúmasÕnda önemli görevler ifâ
baúka, Sultan I. Alâeddin Keykubâd tarafÕndan 1225’den itibaren yaptÕrÕldÕ÷ÕnÕ ettiklerini göstermektedir. Tarih, yaúayan bizlerin canlÕ bir hafÕzasÕdÕr. Bizler, millî
bildi÷imiz, bugünkü ùeker FabrikasÕ sahasÕ içinde kalÕntÕlarÕ bulunan “Keykubâdiye tarih ve millî kültürümüze sahip çÕktÕkça ve onu geliútirdikçe bu hafÕza, ebediyen
SarayÕ”, zamanÕnÕn en güzel yapÕlarÕndan biri olup, pek çok tarihî olay ve geliúmeye canlÕ kalacaktÕr.
sahne olmuútur. Sultan I. Alâeddin Keykubâd burayÕ yazlÕk ikâmetgâh olarak
kullanmÕú, elçileri burada kabul etmiú ve burada vefat etmiútir.
Kayseri Orhan Gâzi Caddesi üzerinde bulunan tonoz örtülü Babük Bey SarayÕ,
ølhânlÕ-EratnalÕ hâtÕrasÕ olarak günümüze kadar gelmiútir.
Kayseri dÕúÕnda bulunan tarihî mekânlar olarak; Haydar Bey Köúkü, Erkilet
Tepesi’nde HÕdÕrellez Köúkü ve Kayseri-Sivas yolu üzerinde Sultan HanÕ ve Bünyan
KaradayÕ Köyü’nde Karatay HanÕ bulunmaktadÕr. Bu tarihî yapÕlar bizlere
düúünmemiz ve yazmamÕz için önemli mesajlar vermektedirler. Selçuklu
kervansaraylarÕnda Müslim, Gayri-müslim herkes misafir edilir, hiçbir fark
gözetilmezdi. Kervansaraylar, bugünün Türk evleri ve köy odalarÕnÕn geniú ölçüdeki
örnekleriydiler denilebilir.
Kayseri-Ankara yolu üzerinde, bugün içeride kalmÕú olan, Tekgöz, Birgöz, veya
YalnÕzgöz Köprüsü ve bu köprünün stratejik önem kazandÕrdÕ÷Õ KadÕ Ba÷larÕ ve
aynÕ úekilde Erkilet’teki Çokgöz Köprüsü de anÕlmaya de÷er tarihî mekânlardandÕr.
Bu mekânlar her dönemde pek çok olaya ve geliúmeye sahne olmuútur.
Kayseri içinde hepimizin bildi÷i Selçuklu devrine âit Hunat HamamÕ hemen
hemen tek tarihî mekân olarak günümüze kadar ulaúmÕútÕr.
Kayseri’de hem Selçuklu, hem Beylikler ve hem de OsmanlÕ Dönemi’ne âit pek
çok çeúme vardÕr. Belki de di÷er alanlarda oldu÷u gibi, çeúme yönünden de, Kayseri
önemli bir tarihî merkezimizdir.
En son olarak da Kayseri’de, Millî Mücadelemizin hâtÕrasÕ, Mustafa Kemal
Paúa’nÕn 19-20 AralÕk 1919’da misafir edildi÷i Sivas KapÕsÕ’nda, ømamzâde Reúid
A÷a’ya âit, XIX. yüzyÕlda yapÕlmÕú eski bir Türk evi olan ve bugün “Atatürk Evi”
olarak müze haline getirilen tarihî mekânÕ zikredebiliriz.
Denilebilir ki; Selçuklu Türkiye’sinde Konya’dan sonra merkez oldu÷u için
“Dârü’l-Mülk” ve seferlere buradan çÕkÕldÕ÷Õ için de “Dârü’l-Feth” olan Kayseri ve
yöresindeki tarihî mekânlar ve eserler, yaúayan bizlere pek çok úeyler hatÕrlatÕyor,
düúündürüyor ve tarihle kucaklaútÕrÕyor. Bana öyle gelir ki, Kayseri ve yöresi,
Türkler’in hâkimiyet kurmalarÕyla, aynÕ milletin içinden çÕkan siyasî teúekküller
olarak Dâniúmendliler, Selçuklular, Beylikler ve OsmanlÕlar eliyle, pek çok olaylara
ve geliúmelere sahne olmuútur. Bu siyasî teúekküllerin ve önemli devlet adamlarÕnÕn
faaliyetleri ve eserleri Cumhuriyet Dönemi’ne intikal etmiú ve bizler o maddî-
manevî mekân ve eserlerle bütünleúmiúizdir. Bu cümlelerden olmak üzere,
Kayseri’nin millî-manevî tarihinin oluúmasÕnda devlet adamlarÕ, ilim adamlarÕ ve
herúeyden önce iúini iyi bilen ve meseleleri çözen Kayseri’lilerin rolünün büyük
oldu÷unu ifade etmeliyiz. Kayseri’yi ilk fetheden Turhasan’dan baúlayarak
Daniúmendli Melik Emîr Gâzi, Melik Mehmed Gâzi, Selçuklu Sultan I. Alâeddin
Keykubâd, Memlûklü Sultan Baybars, ølhânlÕ Abaka , EratnalÕ Sultan Alâeddin
Eratna ve KadÕ Burhâneddin Ahmed, OsmanlÕ Sultan IV. Murad’Õn Kayseri’yle ilgili
önemli izleri ve hâtÕralarÕ vardÕr. Yine aynÕ úekilde Kayseri’de Gevher Nesibe
Sultan, Hunat Hâtun, ùah Cihân Hâtun, Süli Paúa Hâtun, ùah Kutlu÷ Hâtun, Kiçi ve