Page 112 - Halil Edhem
P. 112
KAYSERø ùEHRø 179 97 180 KAYSERø ùEHRø 105 98
Karahöyük veya Kültepe’ye, dolayÕsÕyla Kayseri’ye, Asurlular aracÕlÕ÷Õyla, adÕyla anÕlan türbesine defnedilmiútir. Seyyid Burhâneddin Tirmizî, Selçuklu
Mezopotamya medeniyetinin geldi÷i bilinmektedir. Hem yazÕnÕn ve hem de ticaret Türkiye’sinden Cumhuriyet Türkiyesi’ne gelen mânevi birli÷in, önemli bir temsilcisi
ve sanatÕn erken devirlerde Kayseri ve yöresine giriúi, bugünkü Kayseri’nin, ticaret olmuú ve Kayseri’ye manevî bir hava vermiútir. Türbesi kadÕn-erkek herkesin
ve kültür gelene÷inde önemli bir etken oldu÷unu söyleyebiliriz. önemli bir ziyâretgâhÕ haline gelmiútir.
øslâmî dönemde, Emeviler aracÕlÕ÷Õyla øslâm ordularÕ Kayseri’ye hâkim olmuúlar Bu iki önemli úahsiyetten ilki bir sultan, ikincisi ise bir ilim adamÕ. Dünden
ve fakat bu hâkimiyet uzun ömürlü olmamÕútÕr. bugüne Türk insanÕ, her ikisini de hemen hemen aynÕ seviyede ve aynÕ duygular
içinde ziyaret ede gelmiú ve ziyâret ede gidecektir.
Türkler’in Anadolu’ya geliúleri ile birlikte, Kayseri de, 1067’den itibaren önemli
bir Türk-øslâm beldesi haline gelmiútir. Cumhuriyet dönemine kadar Kayseri ve Bu iki önemli ziyâretgâhtan baúka, Kayseri’de pek çok kümbed ve türbe vardÕr.
yöresine sÕrasÕyla úu Türk Devletleri hâkim olmuúlardÕr: Büyük Selçuklular, Yine Dâniúmendliler’in üçüncü sultanÕ Melik Mehmed Gâzi Türbesi, bir görüúe göre
Dâniúmendliler, Türkiye SelçuklularÕ, ølhânlÕlar, EratnalÕlar, KadÕ Burhâneddin Selçuklu, di÷er bir görüúe göre de EratnalÕ devrine âit olan Döner Kümbed, Selçuklu
Ahmed, KaramanlÕlar, DulkadÕrlÕlar, tekrar KaramanlÕlar ve OsmanlÕlar. Hunad Hâtun Türbesi, EratnalÕlar’a âit Köúk Medresesi içindeki Süli Paúa Türbesi,
Bünyan Karakaya Köyü’ndeki Seyid Halil Devletlü ve Seyid øsa Türbesi, Kutlu
Türk Tarihi’nin bütünlü÷ü içinde, Türk Milleti’nin içinden çÕkan hanedanlar Hâtun Türbesi, øbrahim Tennuri Türbesi gibi daha pek çok türbe bulunmaktadÕr. Bu
olarak Kayseri ve yöresine hâkim olan, bu saydÕ÷ÕmÕz devletlerden kalan ve türbelerde yatanlar, bu Türk topraklarÕnÕn dünden bu güne sahipleri olup, Türk
günümüze kadar ulaúabilen âbideler ve hâtÕralar ile bu yöre, tarihî husûsiyete sahip insanÕ tarafÕndan daimî ziyâretgâh haline getirilmiúler ve saygÕ gösterilmiúlerdir.
bir “açÕk hava müzesi”gibidir. Türkiye’de benzeri az görülen bu tarihî zenginlik ve
özellikler, Kayseri ve yöresinin, eski Anadolu ve özellikle Türk tarih ve c. ølim YapÕlan Tarihî Mekânlar
kültüründeki yerini ve önemini artÕrmaktadÕr.
Selçuklu, Beylikler ve OsmanlÕ Türkiye’si Kayseri ve yöresinde, ilim ö÷renilen,
Türkler idâresinde Kayseri ve yöresindeki tarihî mekânlarÕ; a. øbâdet edilen, b. e÷itim ve ö÷retim yapÕlan müesseseler deyince, bütün Türkiye’de oldu÷u gibi, akla
Ziyaret edilen c. ølim ö÷renilen d. Di÷er önemli tarihî mekânlar olarak sayabiliriz. medreseler gelmektedir. Medreseler, hem dinî, hem ilmî ve hem de sosyal bir
müessese olarak, Türk milletinin e÷itim ve kültür seviyesinin yükselmesinde mühim
a. øbâdet Edilen Tarihî Mekânlar rol oynamÕúlardÕr. Bugünkü karúÕlÕ÷Õ üniversite olan medreselerin Kayseri’de
Dâniúmendliler, Türkiye SelçuklularÕ, ølhânlÕlar, EratnalÕlar ve OsmanlÕlar oldukça fazla oldu÷u bilinmektedir. Bugün ayakta kalabilen medreselerden
dönemlerine âit câmii ve mescidler Kayseri ve yöresinin tarihî dokusunu teúkil önemlilerini úöyle sÕralayabiliriz: GÕyâsiye ve ùifâiye Medreseleri, Hunad
ederler ve bu beldeye millî-manevî bir hava verirler. Merkezdeki Câmi-i Kebir veya Medresesi, HacÕ KÕlÕç Medresesi, Sahâbiye Medresesi, Avgunlu Medresesi ve
Sultan Câmii Daniúmendliler’i ve Selçuklular’Õ ; Gülük Câmii, Hunat, HacÕ KÕlÕç Serâceddin Medresesi gibi.
Câmii ve Han Câmii, Selçuklular’Õ ; Bünyan’daki Ulu Câmii ølhânlÕlar’Õ; merkezdeki Türkiye Selçuklu Devri’ne âit olan bu medreseler, Kayseri’de hem tÕp ilminin,
KadÕ Mescidi EratnalÕlar’Õ Fatih Câmii, ùeyh Tennûrî Câmii, ùeyh Taceddin hem fen ilimlerinin, hem sosyal ilimlerin ve hem de dinî ilimlerin çok ileri derecede
Câmii,øsa Künbed Câmii, Künbed Mescidi, Kurúunlu Câmii OsmanlÕlar’Õ olduklarÕnÕ göstermektedirler.
hatÕrlatmaktadÕr.
Kayseri’de, Köúk Da÷Õ adÕ verilen tarihî mekânda EratnalÕlar’a âit Köúk
Daniúmendliler’den Cumhuriyet idâresine kadar Kayseri’de hâkim olan siyâsî
teúekküller, ibâdet yerlerimiz olan câmileri yapÕp, geniúletip, tamir edip, yaúata Medresesi adÕyla anÕlan bir medrese daha vardÕr. Bugün bu tarihî eser aúevi olarak
kullanÕlmaktadÕr. DulkadÕrlÕlar’a âit yeniden inúa edilen Hâtuniye Medresesi’ni de
gelmiúler ve Türk Milleti’nin manevî ihtiyacÕnÕ gidermiúlerdir. Kayseri’nin ve burada zikredebiliriz.
Kayserili”lerin sa÷lam yapÕsÕnda bu manevî havanÕn rolünün büyük oldu÷u
tartÕúÕlmaz. Bu tarihî câmilerimizin Anadolu topra÷ÕnÕn vatanlaúmasÕ ve ebedî Türk d. Di÷er Önemli Tarihi Mekânlar
yurdu olmasÕnda birer manevî tapu senetleri oldu÷unu düúünüp, hiç akÕldan
çÕkarmamak gerekir. Selçuklular, Beylikler ve OsmanlÕlar Dönemleri’nden ve Cumhuriyet Devri’ne,
bilgi, belge ve eser kaybÕ olmasÕna ra÷men, pek çok tarihî hâtÕra ve eser intikal
b. Ziyâret Edilen Tarihî Mekânlar etmiútir. Bunlardan bazÕ önemli örnekleri burada hatÕrlatalÕm: Kayseri’de “Kasr
SahrasÕ”, “Meúhed OvasÕ” veya “Meúhediye” isimleriyle anÕlan ve Köúk Da÷Õ’ndan
Bilindi÷i gibi, Daniúmendliler’in ikinci sultanÕ, 1105-1134 tarihleri arasÕnda
hüküm süren, kudretli, adâletli, zeki ve cesur olarak bilinen Melik Emir Gâzi’ye âit Keykubâdiye SarayÕ’na kadar uzanan geniú bir ova bulunmaktadÕr. Bu ova özellikle
Sultan I. Alâeddin Keykubâd zamanÕnda Selçuklu ordusunun sefere hazÕrlandÕ÷Õ bir
Pazarören’deki Melik Gâzi Türbesi, hem sanat açÕsÕndan âbidevi bir eser ve hem de tarihî mekân olarak pek çok olaylara sahne olmuútur. Selçuklu ordularÕ sefere
milletimizin dünden bugüne en önemli mânevi mekânlarÕndan ve dâimî buradan çÕktÕ÷Õndan dolayÕ da Kayseri’ye “Darü’l-Feth” denilmiútir.
ziyâretgâhlarÕndan biri olmuútur. HalkÕmÕzÕn “Kuú Kalesi”dedi÷i ZamantÕ Kalesi’ne
hâkim bir yerde yapÕlan bu türbe, bölgeye manevî bir hava vermektedir. Bilindi÷i gibi, øbn Bibi’nin zikretti÷i, Prof. Dr. Osman Turan’Õn yerini tahmin
etti÷i “Yabanlu PazarÕ” adÕyla anÕlan tarihî mekân, Prof. Dr. Faruk Sümer tarafÕndan
Kayseri merkezindeki en önemli ziyâretgâh, Mevlânâ’nÕn hocasÕ, Seyyid
Burhâneddin Tirmizî Türbesi’dir. Özbekistan’Õn Tirmiz ùehri’nde 1165-66’larda yapÕlan bir alan araútÕrmasÕ sonunda, Pazarören KasabasÕ olarak tespit edilmiú ve bu
çalÕúma, bir kitap halinde yayÕnlanmÕútÕr. Bu milletlerarasÕ fuar, Selçuklu
do÷an ve 1244 yÕlÕnda Kayseri’de vefât eden Seyyid Burhâneddin, bugün kendi
Türkiye’sinde ticarî politikanÕn ne kadar iyi iúledi÷ini göstermekte ve bizi