Page 110 - Halil Edhem
P. 110

KAYSERø ùEHRø   177  95  178            KAYSERø ùEHRø                        103  96

                    310
 ve bu sâyede Pîr Ahmed 869(1465) yÕlÕnda KaramanlÕlar tahtÕna oturmuútur.  øúte   câmii  oldu÷unu söylüyor. Bunu gerek Kâtib Çelebi Cihannûma’da, gerekse Evliyâ
 yukarÕdaki kale kitabesinde Pîr Ahmed’in, adÕ  geçen hakana bu derece  ba÷lÕ   Çelebi Seyâhatnâme’sinde hemen hemen  aynÕsÕyla tekrarlÕyorlar. Muhammedü’l-
 görünmesinin sebebi  budur. Fakat bu boyun e÷me  ve alçak gönüllülük çok   Hanefiye, 81 (700) yÕlÕnda Medine-i Münevvere’de ölerek, Baki’de (Cennetü’l-
 sürmeyip, 871(1466) yÕlÕnda bir  bahane ile, OsmanlÕ Devleti’ne savaú açarak,   Baki/Medine MezarlÕ÷Õ) gömülmüútür. [Bugün Medine mezarlÕ÷Õndaki kabirler Suud
 dikbaúlÕlÕ÷ÕnÕ göstermiú ve fakat tam bir yenilgiye u÷radÕ÷Õndan aynÕ yÕlda Konya   idaresi tarafÕndan yÕkÕlmÕútÕr.] Ebû Muhammedü’l-Battal ise, Anadolu’ya ilk gelen
                                                                         311
 Kalesi, kesin  olarak OsmanlÕlarÕn eline geçmiútir.  Bu durum, KaramanlÕlar   mücâhîdler arasÕnda bulunmuútur. Bu mâkamlarÕ Kayseri’de göremedik .
 Devleti’nin yÕkÕlmasÕ  sonucunu do÷urmuútur. Gerçi,  bu  yenilgiden sonra, Pîr
 Ahmed, Lârende ve Ni÷de yörelerine  çekilerek, OsmanlÕlarla  mücadeleye devam   SONUÇ
 etmiúse de, aynÕ zamanda kardeúleriyle de u÷raúmak zorunda kaldÕ÷Õ gibi, bu kadar
 yÕkÕntÕya dayanamayarak ve bu sÕrada çoluk çocuklarÕnÕn OsmanlÕlar tarafÕndan esir   Sözlerimizi  6-7 Nisan 2000’de  yapÕlan III.  Kayseri ve  Yöresi Tarih
 edildi÷ini de görünce derin keder ve üzüntüsünden canÕna kÕyma iste÷iyle kendisini   Sempozyumu’na sundu÷um  “Kayseri ve Yöresindeki Tarihi MekanlarÕn
 dik bir tepeden atmÕúsa da, ölmedi÷inden Tarsus’a kaçmÕútÕr. Bu olaylar 879(1474)   Düúündürdükleri” baúlÕklÕ tebli÷imden alÕntÕlarla bitirmek istiyorum.
 yÕlÕnda baúgöstermiútir. Pîr Ahmed bir yÕl daha yoksulluklar içinde, ùam hududunda   Kayseri tarihi ve sanatÕyla ilgili olarak, hemen hemen ilk ilmî çalÕúmayÕ yapan
 vakit geçirdikten  sonra, 880(1475)  yÕlÕnda ölmüútür. Nerede gömülü oldu÷u belli   Halil Edhem, kaleme aldÕ÷Õ Kayseriye ùehri isimli eseriyle Selçuklu Türkiye’sindeki
 de÷ildir.     Kayseri’yi, günümüze ulaúan Selçuklu ve Beylikler dönemi eserlerini kitabelerinden
 Selçuklu Devleti’nin yÕkÕlÕúÕndan sonra Anadolu’da ortaya çÕkan Beylikler   hareketle bizlere tanÕtmÕútÕr. Halil Edhem’e  bir  Kayseri’li olarak yardÕmcÕ olan
 arasÕnda Karamano÷ullan Devleti en büyük ve en kuvvetli olanÕdÕr. Kuruluú tarihleri   Ahmed Nazif  Efendi  de,  Kayseri ile ilgili  önemli bilgiler ihtiva eden el yazmasÕ
 VII(XIII). yüzyÕlÕn ortalarÕnda, belki 665(1257)  yÕllarÕnda olmasÕ  muhtemel olup,   eserler vermiútir. Baúka bir Kayseri’li sayabilece÷imiz FransÕz Albert Gabriel,
 Ahmed’in kardeúi KasÕm Bey’in ölümü de 889 (1484) yÕlÕ oldu÷una  göre, bu   Kayseri  ve yöresiyle ilgili çalÕúmalar yapmÕú ve FransÕzca olarak yayÕnlamÕútÕr.
 sülâlenin devamÕ iki yüz otuz  dört yÕl kadar kabul edilebilir.  Karamano÷ullarÕ,   Kayseri’de uzun  yÕllar Müze, Kültür ve  VakÕflar Bölge Müdürlü÷ü yapmÕú olan
 OsmanlÕ Devleti’yle kÕz alÕp, kÕz verdiklerinden, bunlarÕn tarihi etraflÕca   meslektaúÕmÕz Mehmet ÇayÕrda÷, Kayseri ile ilgili pek çok ilmî çalÕúma yapmÕú ve
 incelendi÷inde, OsmanlÕ tarihinin de bazÕ karanlÕk noktalarÕ aydÕnlanmÕú olur .   bu çalÕúmalarÕ önemli dergilerde yayÕnlanmÕútÕr. Burada aklÕmÕza gelmeyen pek çok
 302
               çalÕúmanÕn yanÕnda,  bugün  Kayseri ile ilgili olarak, Tarih Bölümü’nün  ö÷retim
 YukarÕda sayÕlan binalardan baúka,  Kayseri’de OsmanlÕ Devri’ne ait, önemli   elemanlarÕ, Yüksek Lisans, Doktora ve Lisans ö÷rencileri, belgeler ÕúÕ÷Õnda orijinal
 eserler de vardÕr ki, bunlar  ayrÕca incelenmelidir . Çeúitli devirlere, ait olmak   çalÕúmalar yapmakta ve  úahsen ben,  bu çalÕúmalarÕ baúlatan biri  olarak, bundan
 303
 üzere, kÕsmen büsbütün terkedilmiú ve yÕkÕlmÕú ve kÕsmen yÕkÕlmaya yüz tutmuú,   büyük bir mutluluk duydu÷umu ifade ediyor ve eme÷i geçen herkese teúekkürlerimi
 304
 fakat onarÕlabilir birçok kümbedler de görülmektedir . Bu cümleden olarak; Fevzi-  sunuyorum.
 308
 306
 307
 305
 zâde Kümbedi . Dede Kümbed , KÕrmÕzÕ Kümbed   ùeyh Câmii  Kümbedi
 Beúparmak Kümbedi   ve bunun gibi binalar, bunlar  arasÕnda  olup, bazÕsÕnda   Bu cümlelerden olmak üzere, Kayseri úehri ve yöresi siyasî, ilmî, askerî, ticarî ve
 309
 kitabeler de vardÕr.   sanat yönünden eski Anadolu ve Türkiye Tarihi’ne, en önemli kültür ve medeniyet
               merkezlerinden biri olarak geçmiútir. Hem  øslâm öncesinde ve hem de  øslâmî
 Bunlardan baúka, Yakut, Mucemü’l-Buldan’da Kayseri’de, Muhammedü’l-  dönemde, pek çok olaylara ve geliúmelere sahne olmuú olan Kayseri ve yöresi eski
 Hanefiye b. Ali  øbn  Ebû Talib’in kapatÕldÕ÷Õ yerle, Ebû  Muhammedü’l-Battal’Õn   Anadolu ve Türkiye Tarihi’ndeki de÷iúmez yerini almÕútÕr.

 302  Karamano÷ullarÕ hakkÕnda en derin araútÕrmayÕ ùahâbeddin Tekinda÷ yapmÕú øA’da KaramanlÕlar   Eski Anadolu Tarihi içinde Kayseri ve yöresi Kalkolitik Ça÷’dan baúlayarak
 maddesi, c. VI, s. 316-330) olup, fazla bilgi için bakÕlabilir. Mo÷ol hâkimiyetinden sonra, Anadolu’da   Bizans Devri sonuna kadar, daimi yerleúme  merkezi olmuú; Erken Hitit Devri ve
 kurulan Türk Beylikleri içinde, en uzun süreli mücadele OsmanlÕlarla KaramanlÕlar arasÕnda olmuútur. Bu   Asur Ticaret  Koloni Ça÷Õ, Eski Hitit KrallÕ÷Õ, Hitit  ømparatorlu÷u ve Geç Hitit-
 mücâdele, «Anadolu Türk Birli÷i»ni kurma yarÕúÕndan do÷muú olup, Allah, bu yarÕúta OsmanlÕ Türklerini   Demir Devri’ne ve Mazaka, Eusebia adlarÕ ile anÕlan eski Kayseri’ye Hititler,
 muzaffer etmiútir. Bkz. UzunçarúÕlÕ,  Anadolu Beylikleri, s. 1-38; Kemal Göde, “OsmanlÕ-KaramanlÕ   Frigler, Medler, Persler, Büyük øskender, Ermeniler, Sâsâniler ve Kayseriya adÕyla
 Münasebetleri”, Yeni Türkiye, 701. OsmanlÕ Özel SayÕsÕ I, cilt 31, s. 76-80. (K.G.).
 303  BakÕnÕz: Mehmed ÇayÕrda÷, “Kayseri’de Kitabelerinden XV. ve XVI. yüzyÕllarda yapÕldÕ÷Õ   RomalÕlar, sonra da BizanslÕlar hâkim olmuúlardÕr. Hitit ve Asur Koloni Ça÷Õ’nda
 anlaúÕlan ilk OsmanlÕ YapÕlarÕ”,  VD, S. XIII, s. 531-581; Albert Gabriel,  Kayseri Türk AnÕtlarÕ; M.
 ÇayÕrda÷, Kayseri AraútÕrmalarÕ, s. 273 vd.; Halit Erkiletlio÷lu, Geniú Kayseri Tarihi, s. 313 vd. (K.G.)   310  Kayseri-Battal Mahallesi’nde bulunan bu câmii, bugün ibâdete açÕktÕr (K.G.).
 304  Bugüne kadar ayakta kalabilen kümbedlerin hemen hemen hepsi asÕllarÕna uygun bir  úekilde   311  Battal Gâzi’nin mezarÕnÕn, adÕ geçen câmii avlusunda oldu÷u söylenir (K.G.).
 onarÕlmÕú bulunmaktadÕr (K.G.).
                  Biz burada, sadece görebildi÷imiz  eksiklikleri, bulabildi÷imiz bilgilerle gidermeye çalÕútÕk. Yine
 305  AdÕ geçen kümbedin yerini tesbit edemedik (K.G.).    ifâde edelim ki, bu bilgiler eksiksiz de÷ildir. Daha derin araútÕrmalarla, baúlangÕçtan günümüze kadar,
 306  Kayseri Cürcürler Mahallesi’nde bulunan Ulu Hatun Türbesi’ne, halk «Dede Kümbed» de   müstâkil bir Kayseri Tarihi’nin yazÕlmasÕ bu boúlu÷u dolduracaktÕr. YukarÕda  da belirtti÷imiz gibi,
 demektedir (K.G.).    batÕdaki, úehir tarihçili÷ine verilen öneme kulak vererek, bizde de, úehir tarihçili÷inin geliúmesi en büyük
 307  Bu kümbedin yerini tesbit edemedik (K.G.).    idealimiz olmalÕdÕr. Bugün bu yolda baúta üniversite olmak üzere  çok sayÕda ciddi çalÕúmalarÕn
 308  Cumhuriyet Mahallesi’nde «ùÕh Câmii» bitiúi÷inde, ùeyh Tennurî Hz.’lerinin gömülü bulundu÷u   yapÕldÕ÷ÕnÕ ve yayÕnlandÕ÷ÕnÕ görüyoruz. Çünkü, milletler kendi tarihlerinden habersiz kaldÕklarÕ sürece,
 türbedir (K.G.).    yok olmaya mahkûmdurlar. Sözümüzü, bu konuda da bizlere yol gösteren, TÜRKøYE CUMHURøYETø
               DEVLETø’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün úu veciz sözleriyle bitirelim: «TÜRK ÇOCUöU
 309  Bugün, Merkez KomutanlÕ÷Õ bahçesinde bulunan bu kümbed, aslÕna uygun bir úekilde onarÕlmÕútÕr   ECDADINI TANIDIKÇA, DAHA BÜYÜK  øùLER YAPMAK  øÇøN, KENDøNDE KUVVET
 (K.G.)        BULACAKTIR. »
   105   106   107   108   109   110   111   112   113   114   115