Page 105 - Halil Edhem
P. 105

98                           KAYSERø ùEHRø                          173  91


                  Maraú ve Elbistan’da  740(1339–40)  tarihlerinden baúlayarak hüküm süren
               Zülkâdiro÷ullarÕ, gerek Memlûklerle ve  gerekse  OsmanlÕlarla sürekli iliúkilerde
               bulunmuú olduklarÕndan, her iki tarafÕn tarihçileri, bunlardan yeteri  kadar söz
               ederler. Özellikle, Maraú MutasarrÕflÕ÷Õ’nda bulunmuú olan Merhum Ârifî Paúa’nÕn,
               bu tarihçilerin kayÕtlarÕndan baúka,  vakfiye, kitabeler ve yerinde elde  etti÷i di÷er
               belgelere  dayanarak  toplayÕp,  son  zamanlarda  yayÕnlanan  makaleleri,
               «Zülkâdiro÷ullarÕ Tarihi»ni daha çok aydÕnlatmaya yaramÕútÕr.  Bundan dolayÕ adÕ
                                                          294
               geçen merhumun, adÕ burada hayÕr ile anÕlmaya de÷er .
                  Zülkâdir Hükümeti’nin kurucusu olan «Zeyneddin Karaca», Elbistan, Maraú ve
                                                                       295
               yöresinde bulunan büyük bir Türk aúiretinin beyi Zülkadir’in o÷ludur . Bu beyli÷in
               kuruluú  tarihini, OsmanlÕ  tarihçileri, bazen 740(1339-40), bazen de  780(1378)
               yÕlÕnda olmak üzere gösteriyorlar. Fakat MÕsÕr tarihinde, Karaca’nÕn adÕ 727(1327)
               ile 744(1343) yÕllarÕ arasÕnda anÕlmakta oldu÷undan, 780(1378) yÕlÕnÕ kabul
               edenlerin görüúleri çürümüútür. Zeyneddin Karaca, 780(1378) yÕlÕna kadar hüküm
               sürdükten  sonra ölüp,  yerine o÷lu  Halil geçti ve  788(1386)’de MÕsÕr
                                                           296
               Memlûklerinden Sultan Berkûk’un emriyle öldürüldü . Bunun da, yerine kardeúi
               «Süli Bey» geçtiyse de, bu da Sultan Berkûk tarafÕndan 800(1398) yÕlÕnda öldürüldü.
               Bunun zamanÕnda, Zülkâdirlilerin OsmanlÕ Devleti’yle iliúkileri baúlayacaktÕr.
               Tarihçiler, Çelebi Mehmed’in Zülkâdiro÷ullarÕndan bir kÕzla evlendi÷ini yazarlar ki,
               Ârifî Paúa’nÕn incelemelerine göre,  bunun  Süli Bey’in kÕzÕ olmasÕ büyük
                       297
               ihtimaldir . Süli Bey’in yerine Halil o÷lu NâsÕreddin Mehmed, 800(1398) yÕlÕnda
               Beylik makamÕna oturmuútur ki, yukarÕda geçen Kayseri kitabesi, iúte bunun
               adÕnadÕr.  Zülkâdirliler daha, NâsÕreddin Mehmed’den önce,  ülkelerini epeyi
               geniúletmiúlerdir.  Ancak,  MÕsÕr  SultanÕ  Meli-kü’1-Müeyyed  ùeyh’in
               Karamano÷lu’na karúÕ gönderdi÷i ordu,  o zaman KaramanlÕlar elinde bulunan
               Kayseri Kalesi’ni, 822 yÕlÕ rebiyülâhirinde (Nisan 1419) almasÕ üzerine, korku ve
               telâúÕndan, çabucak Memlûklere baú e÷en NâsÕreddin Mehmed Bey’e, adÕ geçen kale
               bir özel hediye olmak üzere, fakat bazÕ  úartlar altÕnda teslim edilmiúti. Memlûklü
               ordusunun Suriye’ye dönüúünden sonra  Karamano÷lu Mehmed Bey’le orta÷Õ olan
               Ramazano÷lu  øbrahim Bey,  tekrar  Kayseri’ye karúÕ yürüyerek,  úehri geri almak
               giriúiminde bulunmuúlarsa da, Zülkâdiro÷lu Mehmed tarafÕndan, adÕ geçen yÕl
               úabanÕn onaltÕsÕ/eylülün yedisinde, yenilip ve hatta, Karamano÷lu Mehmed Bey esir

                  294  “Elbistan ve Maraú’da Dulgâdir (Dülkâdir) o÷ullarÕ Hükümeti”, TOEM, yÕl, 1330, 1331, 1332,
               Ârifî Paúa, bu makalelerinin birincisinde faydalandÕ÷Õ kaynaklarÕ sayÕyor. [Zülkâdir (Dülkâdir) o÷ullarÕ
               hakkÕnda en son  araútÕrmalarÕ  úöyle sayabiliriz:  M.  Halil Yinanç, “DulkadÕrlÕlar”,  øA, IV. 654662;  ø.
               HakkÕUzunçarúÕlÕ, Anadolu Beylikleri; Refet Yinanç, La Dynastie de DhulgadÕr, Paris 1973 (Doktora tezi)
               Dulkadir Beyli÷i, Ankara 1989. (K.G.)].
                  295  Bu aúiretin adÕ, tarihçilerce çok çeúitli olarak, DulgâdÕr, Dulkâdir, ZülkâdÕr, Dürkâdir, Dülkadir,
               Tulkadir, Züel-kadir, Züelkâdir ve bunun gibi yazÕlmaktadÕr. Merhum  Ârifî Paúa, bu meseleyi, bilen
               kimselere yakÕúÕr bir  úekilde tartÕúarak, bunlarÕn en do÷rusu «. Dul÷âdir» oldu÷una kanaat getirmiútir.
               Arap tarihçileri ve bazÕ Avrupa tarihçileri de böyle yazÕyorlar ve 899 (1494) tarihli bir vakfiyede de bu
               imlâ görülür. Farsça yazÕlmÕú olan  Esterâbâdî’nin KadÕ Burhaneddin Tarihi’nde çoklukla  «Dulkadir»
               imlâsÕ kullanÕlmÕútÕr. «Dal»  harfinin  yerine «zal» yazÕlmasÕ durumu ise, Anadolu’da çok rastlanan bir
               gelene÷in sonucudur. («Keykubad» adÕnda, oldu÷u gibi). Gerek bu durum, gerekse «lam»dan önce, bir
               «elif» eklenmesiyle bir harf-i tarif  meydana getirerek, adÕ AraplaútÕrmak  hevesinden baúka bir  úey
               de÷ildir. Biz, burada «Zülkâdir» imlâsÕnÕ kabul ediyoruz.
                  296  Halil’in mezarÕ Sivas Vilâyeti’ne ba÷lÕ Aziziyye KasabasÕ’nda [bugün, Kayseri’ye ba÷lÕ PÕnarbaúÕ
               KazasÕ] bulunan Melik Gâzi Türbesi yakÕnÕnda olmasÕ düúünülebilir. Bkz. TOEM, yÕl. 1331, s. 445. Ârifî
               Paúa, yukarÕda adÕ geçen makalesinde (s. 369), Halil’in kesilmiú baúÕnÕn Melik Gâzi Türbesi’nde gömülü
               oldu÷unu, ekte yer alan vakfiyesine dayanarak, açÕklÕyorsa da, adÕ geçen  makalelerde bu vakfiyenin
               yayÕnlandÕ÷ÕnÕ göremedik.
                  297  Süli Bey’in di÷er kÕzÕnÕ da, Sivas SultanÕ KadÕ Burhaneddin Ahmed’in aldÕ÷Õ söylenir.
   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109   110