Page 101 - Halil Edhem
P. 101

94  170                      KAYSERø ùEHRø                             87

                                            290
               epeyi araútÕrmalar yayÕnlanmÕútÕr . Burhaneddin  Ahmed, 745(1344)  yÕlÕnda
               Kayseri’de do÷muútur. BabasÕ Kayseri KadÕsÕ ùemseddin Ahmed [Mehmed olacak]
               olup, asÕllarÕ  Türk  soyundan, Salur  kabilesidir.  Sonra, kendisi de Kayseri  KadÕsÕ
               olmuú ve ülkesinde çok büyük  úan ve  úöhret kazanmÕútÕ. Eretnao÷lu Mehmed’in
               öldürülmesinde Burhaneddin’in  de eli oldu÷u zannedilir. Herhalde  Mehmed’in
               halefi Ali Bey’in tahta geçmesiyle beraber, KadÕ, kendisini bunun vezirli÷ine tâyin
               ettiriyor. Ali Bey’in 782(1380)’de ölümünde, o÷lu daha çok küçük  oldu÷undan,
               ülkenin ileri gelenleri tarafÕndan, sultan vekili tâyin edilen emirlerden KÕlÕçarslan ile,
               bunun amcasÕ Keyhüsrev’i KadÕ Burhaneddin eliyle öldürüp, 783(1381) yÕlÕnda
               istiklâlini ilân ederek, Sivas’da  sultanlÕk makamÕna oturup,  kendi adÕna hutbe ve
               para düzenletiyor. øúte bu tarihten baúlayarak, KadÕ’yÕ «Sivas SultanÕ Burhaneddin»
               adÕyla görürüz. Gerçekten, Sivas úehriyle Kayseri ve bunlarÕn arasÕndaki topraklar,
               onun idâresi altÕna girdi. Hatta uçlardan da epeyi yerler alarak, ülkesini geniúletti.
               Kendi akrabasÕndan ùeyh Müeyyed adÕnda bir emîre çok güvendi÷inden, Kayseri’ye
               vâli tâyin etmiúti. Fakat, bu ümit etti÷i gibi çÕkmayÕp, efendisine karúÕ geldi÷inden,
               Burhaneddin  ordusuyla, bizzat Kayseri  üzerine yürüyerek, muharrem 799 (Ekim
               1396)’da, úiddetli bir kuúatmadan sonra, ùeyh Müeyyed’i hapsedip ve bir süre sonra
               idam ettirdi.  øúte, yukarÕdaki çeúme kitabesinde adÕ geçen Muzaffereddin  ùeyh
               Müeyyed, bu  adamdÕr. BazÕ tarihçilerin sözlerine  göre, Akkoyunlu Devleti’nin
               kurucusu olan  Kara Yülük adÕyla  ünlü Kara Osman,  bu Kayseri KuúatmasÕ’nda
               Burhaneddin’in yanÕnda bulunup, kalenin âmân ile teslimi hakkÕnda  ùeyh
               Müeyyed’e etki etmiúti. Bu aracÕlÕ÷Õ kabul eden Burhaneddin Ahmed ise, sözünde
               durmayarak, Müeyyed’i öldürmesi üzerine, Kara Osman ordusunu  alÕp, Divri÷i
               tarafÕna çekilmiú ve Burhaneddin ile aralarÕnda do÷an gerginlik, en sonunda  bir
               savaúa dönüúerek, Karabel üzerinde yapÕlan çarpÕúmada, KadÕ Burhaneddin
               öldürülmüútür. Bu olayÕn tarihi hakkÕnda, tarihçiler arasÕnda görüú ayrÕlÕklarÕ vardÕr.
               OsmanlÕ tarihçileri 794(1392) ile  799  (1396) arasÕndaki yÕllarÕ gösteriyorlar.
               Hâlbuki, Esterâbâdî’nin tarihi 800(1398) yÕlÕnda ve  Burhaneddin’in sa÷lÕ÷Õnda
               yazÕldÕ÷Õndan, kadÕnÕn ölüm tarihi 800(1398)’den  önce olmayÕp, belki bu yÕlÕn
               sonlarÕna  veya 801(1398) yÕlÕ baúlarÕna denk gelmesi gerekir. Burhaneddin’in
               Zeynelâbidin adÕnda bir o÷lu kalmÕútÕ. Emîrler arasÕnda, bunun babasÕ yerine
               geçmesi söz konusu  olmuúsa da, Sivas’a do÷ru yürümekte olan  Kara Osman’a
               dayanamayacaklarÕnÕ anladÕklarÕndan, YÕldÕrÕm Beyazid  Han’a baú e÷meyi uygun
               bulmuúlardÕr. øúte, bu úekilde önce Eretnao÷ullarÕnÕn, sonra Sultan Burhaneddin’in
               elinde bulunan geniú topraklar, OsmanlÕ Devleti’ne katÕlmÕútÕr.
                  Anadolu’da ortaya  çÕkan beylikler içinde, KadÕ Burhaneddin Ahmed, en çok
               incelemeye de÷er olanlardan biridir. YalnÕz on sekiz yÕl kadar süren hükümranlÕ÷Õ,
               kendi ölümüyle son bulmuútur. Bu süre içinde,  hiçbir  an huzur ve rahatÕn ne
               oldu÷unu bilmeyip, gerek sÕnÕr komúusu devletlerle, gerekse ülke içindeki birtakÕm
               zorbalarla, durmadan  savaútÕ. Hatta, OsmanlÕ ve MÕsÕr devletleri gibi o  devrin en
               büyük devletleriyle bile,  savaúa giriúmek gibi bir  cesaret gösterdi. KadÕ
               Burhaneddin, devrinin bilginlerindendi. Türkçe, Arapça ve FarsçayÕ iyi bilir ve bu
               üç dil üzerine  úiir de söylerdi.  ùaúÕlacak bir durumdur ki, bu kadar sÕkÕntÕlÕ iú

                  290  Ayasofya Ktp. de Kitab-Õ MenâkÕb-Õ Burhâneddin (Burhaneddin’in MenkÕbeleri KitabÕ) adÕyla,
               3465 numarada kayÕtlÕ Farsça nüsha, 800(1398) tarihinde, Burhaneddin’in kütüphanesi için yazÕlmÕútÕr.
               TopkapÕ SarayÕ Ktp. ile RagÕb Paúa. ve Esat Ef. Ktp. de bu eserin birer nüshasÕ vardÕr. Bundan baúka
               da÷ÕnÕk olarak, Türkçe ve Arapça tarihlerde de,  KadÕ Burhaneddin’den söz edilir. Tevhîd, TOEM’da
               (1330 ve 1331), Esterabâdî’den alarak, KadÕ Burhaneddin Tarihi’ni özetlemiútir. Burhaneddin’in paralarÕ
               için bkz. Tevhîd, Katalog, s. 442; TOE’nin yayÕnladÕ÷Õ, OsmanlÕ Tarihi, c. I, s. 480-484. [Bu konuda en
               geniú araútÕrmayÕ Yaúar Yücel yapmÕútÕr. KadÕ Burhaneddin Ahmed ve Devleti, Ankara 1970].
   96   97   98   99   100   101   102   103   104   105   106