Page 17 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 17
Yâ Memât*
Tay fun Ç elik
“Yâ Memât, Yâ Kahhâr, Yâ Murâd!”
Bıçakçızâde Remzi Efendi’nin Kör Talihidir.
Rivâyet odur ki, Devlet-i Aliyye zamanında, Karaman Eyaletinin meşhur
Livâ-i Kayseriyye Sancağı’nda, ki nazal ağzına kurban olunası yerli halkın tabiri
ile Şehri Gayseriye’de, işlerinde çok mâhir ustalar yaşarmış. İşte bu mâhir usta-
ları ve gözü açık tüccarları ile bilinen düzlük şehirdeki ustalardan birisi de kapalı
çarşısı eşraflarından Bıçakçızâde Remzi Efendi’ydi. Remzi Efendi, demir işinde
o kadar mahâretliydi ki şehirdeki bütün kılıç bıçak işleri onun elinden geçmeden
tamam olmazdı. Allah rızası için kesilen udhiyye, adak, akika ve şükür kurban-
larının bıçakları hep onun elinde çıkardı. Hattâ o kurbanların en güzel etlerin-
den yapılan ve tül gibi incecik doğranan bastırmaların bıçakları, kurban etiyle
doldurulmak için kesilen mantı hamurlarının bıçakları, sur diplerinde içip içip
birbirlerini doğrayan kumarbazların bıçakları, sefere katılan sipâhîlerin palaları,
hançerleri, dımışkî, karabelâ ve yatağanları, Remzi Efendi’nin elinde daha bir
kabullenir, daha bir lezzetlenir ve daha bir gaddarlaşırmış. Rivâyet odur ki,
mesleğinin başlarında, Remzi Efendi gençliğinin verdiği hevesle yaptığı âletlerin
kimin eline geçeceğine hiç kafa yormazdı. Kimin etini deşeceğini, kimi yârinden
ayıracağını hiç düşünmeden bu sanatta ustasından öğrendiği her ne varsa bütün
hünerini eserlerinde göstermekten geri durmazdı. Zamanla, yaş kemâle erip de
ömrün hesap kitap seneleri başladığı vakit, hâliyle vicdanı da onu dürtmeye
başlamıştı. Anlatılanlar doğruysa, kendi elinden çıkan bu sanat şâhikalarının
hem hayır için, zaman zaman da şer için kullanıldığını aklına getirdikçe Remzi
Usta’nın içi, ümit ile korku arası bir duygu ile dolarmış. Kesilen kurbanları,
kazanılan cenkleri düşündükçe sevinir, şenlenir; cânileri, cellâtları, katilleri
* BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ 17