Page 18 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 18
Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması
düşündükçe de karalar bağlarmış. İşte bu yüzden başını secdeden her kaldırdı-
ğında, ocağı körüklerken döktüğü bıçakları döverken, bıçağı ya da kamayı satın
alıp gidenin ardından bakarken elinden çıkan bu âletleri hayır için kullananla-
rın şer için kullananlardan fazla olmasını Cenâb-ı Allah’tan niyaz eder dururdu.
Ocağın kor ateşine baktıkça, cehennem ateşinden kurutuluşu da ancak böyle
umuyordu. Derken duaları kabul oldu ve Bağdat seferi sırasında ordusu ile
Kayseriyye şehrinden geçen Sultan Murâd Han, bu kılıç ustasının nâmını işitti.
Ona, cenk kılıçlarından en hası olan Memât adlı yatağanını bileyletti. Remzi
Efendi, Sultanın kılıcını öyle bir bileylemiş ki, o gün orada olanlar, kılıcın üze-
rine düşen kılların bile boylamasına ikiye bölündüğünü yemin billâh ederek
hâlâ anlatıp dururlar. Remzi Efendi, yatağanı sadece bilemekle kalmamış, kılı-
cın bir yüzüne “Yâ Memât”, diğer yüzüne de “Yâ Kahhâr, Yâ Murâd” isimlerini
işleyerek padişaha bütün hürmetiyle sunmuş. Padişah, demircinin bu davranışını
çok beğenmiş ve bu güzel yatağanı ona armağan etmek istemiş. Her ne kadar
padişah buyruğuna karşı gelinmesi âdetten olmasa da Remzi Efendi, vicdanının
bir kenarında bekleyen keskin bıçakların sivri uçlarının artık yüreğine batmasına
dayanamadığı için sultanın bu fevkalâde ikramını geri çevirmiş. Hattâ bu kılı-
cın ailesi için uğursuzluk getireceği inancı bir anda kalbine doğmuş: “Kılıcınız
keskin, düşmana memât olsun: Yâ Memât, Yâ Kahhâr Yâ Murâd!” nidasıyla
çarşıyı inleterek bu işten böylece kurtulmuş. Devletlû Sultan Murâd Hanımız,
bu nidayı uğur saymış ve seferine daha bir moralle devam etmiş. Bağdat’ın
düşeceğine olan inancı daha bir artmış. Demirci kuluna da türlü türlü ikramlarda
bulunmuş. Remzi Efendi de bu sayede hayır için kullanılacak kılıçların şer işlerde
kullanılanlardan katbekat fazla olacağını hesap ederek cenneti garantilediğinden
emin bir şekilde yüreğindeki azaptan kurtulmuş. Düşmana çalakılıç girişen
padişahı düşledikçe de döşeğinde huzurla uyumuş. Bir rivâyete göre zafer haberi
fazla gecikmedi. Kısa bir süre sonra da bütün şehre yayıldı. Şehir emirinin de
buyruğu ile üç gün üç gece kutlamalar yapıldı. Şehir halkı Câmi-i Kebir önün-
den dağıtılan pastırmaya da sucuğa da doydu. Zaferde, Remzi Efendi’nin de
payı olduğu içinmiş elbet bütün bunlar. Bağdat’ın alınmasının ardından şehir
halkı ve çarşı eşrafı arasında itibarı iyice artan Remzi Efendi, bir süre sonra
padişah fermanıyla çarşının kapı ağalığına kadar yükselir. Ne yazık ki Remzi
Efendi için bu huzur ve bolluk dolu geceler, fazla sürmez. Bu kadar himmetin
ardından o da şehirdeki zengin Ermeniler ve Rumlar kadar azılı hırsızların
gözdesi oluverir. Şöhretini takip eden günlerde evi ve dükkânı boyuna soyulmaya
18