Page 107 - İbrahim Tennuri
P. 107
İbrahim Tennûri | hayatı ve eserleri
Sözlük Âmi: Avam, cahil.
Anâsır: Unsurlar.
Ankâ: Zümrüdüanka kuşu.
Ârâyiş: Süslü, süslenmiş.
Arfe: Güzel koku.
A Arınmak: Temizlenmek.
A’lâ: En güzel, en yüce. Ârif: Bilen, bilgili.
Âb: Su. Ârîye: Ödünç, eğreti.
Âb-ı Hayat: (1)Hayat Suyu.(2) Ârîyet: Ödünç, eğreti.
Hızırın İçtiği sudur. Ölümsüzlük Artlaşan: Arkada kalan, bir
Âb-ı Hayat: Hayat Suyu ata iki kişinin binmesi.
Âb-ı Zemzem: Zemzem Suyu. Arzetmek: Sunmak, göstermek.
Âb-ı Şir: Tatlı su, şerbet. Âsân: Kolay.
‘Âbid: ibadet eden, kul. Ases: Gece Bekçisi.
Âbık: Ağasından kaçan köle, hizmetçi. Ashab: Arkadaşlar, Hz. Peygamber
(S.A.V.)’in arkadaşları.
Ağmak: Çıkmak yükselmek,
buharlaşarak yükselmek Ass: Fayda, menfaat, kazanç, kür.
Ağyâr: Yabancılar, düşmanlar, rakipler. Aş: Yemek.
Ahvec: Çok muhtaç, en ihtiyaçlı. Aşlamak: Aşı yapmak.
Ahvel: Bir şeyi iki gören şaşı. Aşlatmak: Aşı yaptırmak.
Ak: isyan etmek, başkaldırmak Aştâb: Azizier, ulular, efendiler.
Akçe: Para, gümüş para. Avâre: Serseri, boş gezen, işsiz güçsüz.
Akl-ı ma’âd: Geleceği kavrayan akıl. ‘Avn-ı Hak: Allah’ın yardımı.
Akl-ı ma’âş: Geçim fikri. Ayan olmak: Açık olmak, belli
olmak, gözle görünen
Alâyık: Alâkalar, ilişkiler.
Âyin: Merâsim, tören
Âlî: Yüce, yüksek.
Âyn: Göz, kendisi, pınar, bir şeyin aslı
Âlûde: Bulaşmış, bulaşık.
Âyn-ı kevser: Kevser suyu, Kevser çeşmesi.
107