Page 260 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 3
P. 260

KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹                          İBN / 251 [1211]


          İBN-İ BATTUTA SEYAHATNAMESİ’NDE
          KAYSERİ
           İbn-i Battuta ismiyle meşhur olan seyya-
           hın  asıl  adı  Şemseddin  Ebu  Abdullah
           Muhammed b. İbrahim’dir. İbn-i Battuta
           1304’te Fas-Tanca’da doğdu. Berberi ka-
           bilelerinden  Levatalara  mensuptur.  Yir-
           mi iki yaşına kadar Tanca’da yaşadı; hu-
           kuk ve din tahsilini de buranın medrese-
           sinde  yaptı.  İlk  defa  Hac  maksadıyla
           Hicaz’a yolculuğa çıktı.
           Çeyrek yüzyılı aşan seyahatleriyle Mısır,
           Suriye, Arap yarımadası, Irak, İran, Doğu
           Afrika, Anadolu, Kuzey Türk illeri, Doğu
           Asya, Hindistan, Çin, Endülüs ve Sudan
           gibi ülkeleri görüp tanıdı. Bu seyahatleri-  İbn-i Battuta’yı tasvir eden minyatür
                                              (www.vagobond.com)
           nin neticesinde,  XIV.  yüzyıl İslam dün-
           yası ile Türk âlemini canlı levhalar halin-  Kayseri
           de  seyahatnamesinde  aksettirdi.  İbn-i   “Niğde’de üç gün kaldıktan sonra Kayse-
           Battuta’nın  “dünya  seyahati”  esnasında   ri’ye doğru yola çıktık. Bu şehir de Irak
           kendi  el  yazısıyla  tuttuğu  notlar  kaybol-  Sultanı’nın  elinde  olup,  Bilâd-ı  Rum’un
           duğu için, seyahat sonrası hatırladıklarını   en büyük ticaret ve yerleşim merkezlerin-
           tekrar kaleme aldı; fakat tarihleri iyi hatır-  den biridir. Irak askerinden bir kısmı bu-
           layamadığı için gezdiği yerlere hangi ta-  rada  bulunduğu  gibi,  adını  daha  önce
           rihlerde  uğradığı  kesin  olarak  bilinme-  andığım Alaaddin Eretna Beğ’in hatunla-
           mektedir.                           rından  biri  de  bu  şehirde  oturmaktadır.
           İbn-i  Battuta’nın  üç  seyahati  vardır.  O,   Bu  hatun,  dünyadaki  en  iyi  ve  faziletli
           İslam  âlemine  Hint  fakirlerinden,  Ana-  kadınlardandır. Irak sultanı ile de akraba-
           dolu  Ahilerinden  ve  İran  hatimlerinden   lığı vardır. Kendisine “ağa” diye hitap e-
           ilk  bahseden  seyyah  oldu.  Bu  yönüyle   dilir.  Ağa,  Türkçede  “büyük”  manasına
           ayrı bir değer taşır.               gelmektedir.  Sultan’a  yakınlığı  bulunan
           İbn-i Cüzey, İbn-i Battuta’nın hatıralarını   herkese  bu  unvan  verilir.  “Ağa”nın  asıl   Muallim Cevdet’in İbn-i Batuta
           yazma işini Ocak 1355’te tamamladı. İbn-i   adı  Toga  Hatun’dur.  Huzuruna  çıktığı-  Zeyli’nin kapak sayfası
                                                                                   (M. Ayman)
           Battuta  1369  yılında  vefat  etti.  İbn-i   mızda bizi ayakta karşılayarak hakkımız-
           Battuta’nın “Bilâd-ı Rum”a (o sıralar Ana-  da güzel şeyler söyledi ve derhal yemek
           dolu  adı  henüz  kullanılmamaktaydı)  gel-  hazırlanmasını emretti. Sofrasında karnı-
           diği dönem, Selçukluların son dönemiyle   mızı doyurduk. Yanından ayrılırken bize
           Osmanlıların ilk dönemi arasına rastlayan   kölelerinden biri vasıtasıyla koşumu mü-
           Beylikler  Dönemi’dir.  Onun,  yaklaşık  M   kemmel bir at, bir hilat ve bir miktar da
           1330 sonrasında Kayseriye geldiği tahmin   para göndererek, daha fazlasını armağan
           edilmektedir. O yıllarda Kayseri’de, İlhan-  edemediği için özür diledi.
           lı merkezî idaresinin naibi (vekili) olarak   Bu beldede Ahi Emir Ali’nin zaviyesine
           Alaaddin Eratna* Bey görev yapmaktaydı.   indik. Bu zat çevredeki Ahilerin ileri ge-
           İbn-i Battuta, “Memalik-i Rum” toprakla-  lenlerinden  biri  olup,  hükümet  katında
           rına Alanya Limanı’ndan girdi. Kırka ya-  da saygınlığı olan bir bey’dir.  Şehrin bü-
           kın şehir gezdi. Kuzey Türk illerine  geç-  yüklerinden  bir  grup  kendisine  tabi  bu-
           mek üzere Sinop Limanı’ndan ayrıldı. O,   lunmaktadır.  Zaviyesi;  döşemeleri,  kan-
           sırasıyla Alanya, Antalya, Burdur, Isparta,   dilleri,  yiyeceklerinin  bolluğu  ve  binası-
           Eğirdir,  Denizli,  Muğla,  Milas,  Konya,   nın sağlamlığıyla, o ana dek Türk illerin-
           Karaman, Aksaray, Niğde’den sonra Kay-  de gördüğüm en güzel zaviyelerden biriy-
           seri’ye uğradı. Bundan sonrasını seyahat-  di.  Emir  Ali,  yoldaşları  ve  misafirleriyle
           nameden aktaralım:                  her gece bir araya geliyor, ağırladığı kişi-
   255   256   257   258   259   260   261   262   263   264   265