Page 262 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 3
P. 262
KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹ İBN / 253 [1213]
Ovası’na giren Sultan ve ordusunu; Kay-
seri büyükleri, âlimleri, zâhidleri, tüccar-
ları, halkı ve kadınları karşıladı. Sultan
çok memnun kaldı ve teşekkür etti. Ka-
dınlara ve âlimlere yanında yer verdi ve
onlarla tek tek (Türkçe) konuştu. Halk
çığlıklar atıyordu. Buradan Sultan
Gıyaseddin*’in (Selçuklu Sultanı) otağı,
çadırları ve Sultanlık alametleri olan
Keykubadiye Sarayı*’na gelindi. Her ta- Sultanı Baybars’ın yanında konakladığı Sultan Hanı ( Ş. Sarıgül)
bakadan halk, tekbir ve tehlil (Kelime-i
Tevhid söyleme) sesleri ile Sultan’ın yoksul görünüyorlardı. Odalar bakımsız,
(Baybars) hazırlanan otağına doğru yürü- kapıların üzerindeki ipekler eskimişti.
düler. Sultan halkın otağa girmesine ve Hizmetkârlar perişandı. Sultan onlara il-
kendisini görmesine müsaade etti. Ancak tifatlarda bulundu. Sonra herkes cuma
eğlence için gelenlere yüz vermedi. Onla- namazına gitti. Kayseri’de yedi camide
ra “burası türkü söylenecek yer değil, cuma namazı kılınıyordu. Buralardaki
başka yere gidin” denildi. Sultan daha hatipler çok kötü makamda okuyorlardı.
sonra tayinlere başladı. İleri gelenlere de Sultan, namazı Cami-i Kebir*’de (Sultan
durumlarına göre bir mevki verdi. Emir Camii) kıldı. Cami büyüktü ve sultanla-
Seyfeddin Çalış’ı kendi vekili (naib) yaptı. rın ihtişamına layıktı. Halk önce camide
Ancak birçok büyük idareci Sultan’a mu- halkalar hâlinde oturuyor, Farsça (Türk-
halefet etmişti. Sultan onları Moğollara çe) vaaz dinliyordu. Sonra hafızlar
havale etti. Kur’an’dan ayetler okumaya başladılar.
Cuma günü (22 Nisan Perşembe) Allah’a Ancak onlar Kur’an’ı nağmeli ve çok de-
sığınıp atına bindi. Selçukluların kuşlu ğişik okuyorlardı. Ezan vakti gelince kaf-
(çift başlı kartal), kendisinin arslanlı bay- tanlar giymiş müezzinler arasından bir
rağını (çetr) başında tutturarak sabah er- genç ayağa kalkıp birkaç yol tekbir getir-
kenden Kayseri’ye girdi. Sultanlık Sarayı di. Şehadet okumaya gelince hepsi titrek
(Devlethane*) ve Selçuklu tahtı onun için ve kırık sesler ve türlü nağmelerle ona
hazırlanmıştı. Bu saray şahane ve gurur katıldılar. Bu okumalar ezanın sonuna
verici idi. Etrafını meyve bahçeleri çevir- kadar devam etti. Bizden kimse ezandan
miş, duvarları göz alıcı güzel çiniler ve bir kelime bile anlamadı. Ezandan sonra
süslemeler ile süslenmişti. Orada bulu- baş imam minberin tepesine kadar çıkıp
nanlar Sultan’ın elini öpmek üzere ilerle- anlayamadığımız (Türkçe) bir dua oku-
diler. Bundan sonra kadılar, fakihler, maya başladı. O sanki muhasım (düş-
âlimler, sufiler ve diğer mevki sahipleri man) biri imiş gibi konuşuyordu. Bundan
her cuma günü Selçukluların âdeti oldu- sonra hatip çıktı, Sultanımız için dua etti,
ğu üzere orada hazır bulundular. Emir-i halk ona iştirak etti. Namazdan sonra
mahfil (teşrifat amiri), Sultan’ın emirleri- Sultan adına Kayseri’de basılan sikkeler
ni almak üzere önünde durdu. İyi Kur’an getirildi. Sultan bundan memnun oldu
okuyanlar hep birlikte Kur’an okumaya (ve onları dağıttı).
başladılar. Bunlar güzel bir ses ve ahenk- Kayseri’de himmet sahibi kimselerin
le okuyorlardı. Sonra Emir-i Mahfil yük- medreseler, tekkeler, ribatlar (hanlar)
sek sesle bir şeyler (Türkçe övgüler) söy- yaptırmış oldukları görüldü. Bunlar, dinî
leyip Farsça bir şiir okudu. ilimlere olan alakalarını gösteriyordu. Bi-
Sonra sofra hazırlandı. Sofra, Sultan’a nalar, parlatılmış ve süslenmiş en güzel
uygun değildi. Sultan’ın şerefiyle yemek kırmızı taşlardan yapılmıştı. Zeminleri de
yendi. Sultan oradan bir iki saatlik din- bu şekilde döşenmişti. Kap kacakları da-
lenmeye çekildi. Selçukluların sarayında hi çinilerle kaplı idi (çini tabaklar). Şeh-
sultanların kadınları vardı. Fakat çok rin bahçeleri arklarla sulanıyordu. Çarşı-