Page 265 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 3
P. 265

[1216] 256 / İBR                   KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹


                                    nı/Külliyâtı olarak anılan eserin nüsha-  İBRAHİM BEHÇET PAŞA
                                    larındaki manzumeler, birkaç manzume   Kayseri  mutasarrıfı  (İstanbul,  1842  –  İs-
                                    dışında, tamamen uyuşmaktadır. Mevcut   tanbul,  1918).  Sıbyan  mektebini  bitirdi.
                                    farklılıklar bir eserin nüshaları arasındaki   1859’da  Divan-ı  Hümayun  Kaleminde
                                    farklar  kabilindendir.  İbrahim  Tennûrî’-  göreve  başladı.  Değişik  görevlerde  bu-
                                    nin Gülşen-i Niyâz’ı (divan) olarak kayıt-  lunduktan  sonra  1884’te  Ankara  muta-
                                    lı nüshadaki gazellerle nazire mecmuala-  sarrıfı oldu. 1886’da Trabzon Mutasarrıfı
                                    rında “İbrahim Beg” başlığı altında sunu-  oldu.  Aynı  yıl  kendisine  3.  Rütbeden
                                    lan gazeller de aynıdır. Hakkında birçok   Osmanî Nişanı verildi. 1887’de Yozgat ve
                                    malumat  verilen  eski-yeni  kaynakların   Kayseri Mutasarrıflığı yaptı. Karesi, Teke,
                                    hiçbirinde  Tennûrî’ye  ait  bir  divandan   Mersin, Hama ve Görice Mutasarrıflıkla-
                                    veya  Gülşen-i  Niyâz  isimli  bir  eserden   rında bulundu (1888-1893). 1893’te Şura-
                                    bahsedilmemiştir.  İbrahim  Tennûrî,   yı  Devlet  azası  oldu.  1889’da  Osmanî
                                    Gülzâr-ı Ma’nevî’sinde “Âşık” mahlasını   Nişanı aldı. 1908’de emekli edildi. Evli ve
                                    kullanırken, Gülşen-i Niyâz adıyla kayıt-  üç çocuk babasıydı.
                                    lı  eserdeki  mahlası  ise  “İbrâhîm”dir  ve   Kaynakça: Pakalın, SOZ, s. 42-43.
                                    “Âşık”  kelimesi  mahlas  olarak  hiç  geç-                   YAYIN KURULU
                                    memektedir. İncelendiğinde, eserin Mev-
                                    levi bir şairin elinden çıktığı anlaşılmak-  İBRAHİM EFENDİ
                                    tadır. Hâlbuki İbrahim Tennûrî’nin, Bay-  Müderris (Kayseri/Develi, 1853 – 30 A-
                                    ramiyye Tarikatı’na mensubiyeti ve o ta-  ğustos 1927). Şuayb Ağa’nın oğludur. Sü-
                                    rikatın Tennûriyye kolunun kurucusu ol-  lalesi,  “Kâtipzâdeler”  şöhretiyle  tanındı.
                                    duğu bilinir. Mevlevilikle bir ilgisi yoktur.   İlköğrenimini Develi Sıbyan Mektebi’nde
                                    Şu  hâlde  M.  Fatih  Köksal’ın  net  olarak   yaptı.   1871’de   İstanbul’a   giderek
                                    tespit ettiği gibi, kütüphane kaydında İb-  Çemberlitaş’taki Köprülü Mehmet Paşa
                                    rahim Tennûrî’nin Gülşen-i Niyâz’ı ola-  Medresesi’nde  öğrenim  gördü.  Bayezit
                                    rak  görünen  Süleymaniye  Kütüphanesi   Camii’nde  Kayserili  Muhammed  Efen-
                                    Hacı Mahmut Efendi Nu. 3791 numaralı   di’den Molla Cami’ye kadar varan isim-
                                    kayıtlı  yazma,  İbrahim  Beg  Divanı’nın   lerden  yedi  yıl  ders  gördü.  1878’de
                                    bilinmeyen bir nüshasından başka bir şey   Aydın’ın  Güzelhisar  ilçesinde  Muğlalı
                                    değildir.                            İsmail ve Müftü Sarı İbrahim Efendiler-
                                                                         den ders okudu. 1887’de İstanbul’da bu-
                                    Gülşen-i Niyâz’ dan Rubâî            lunan Darülhadis Medresesi’nde Nevşe-
                                                                         hirli Abdullah Efendi’den icazetname al-
                                    ‘Işk odına yanmaklıga pervâne gerek  dı. 1889’da şeyhülislamlıkta yapılan rüus
                                    Can meclisine ‘âşık-ı mestâne gerek  (ilmiye derecelerinden biri) imtihanında
                                    Ma’mûr dilerse her iki bâtın-ı milkin  başarılı oldu. 1891’de Bayezit Camii’nde
                                    Zâhirde ‘imâretle vîrâne gerek       tasavvurata kadar ders okuttu. Kerkük li-
                                    Kaynakça: Kadir Güler, İbrahim Beg Divanı   vasına  bağlı  Maan  kazasına  vaiz  olarak
                                    (Yayımlanmamış Doktora tezi), Erciyes Üniver-  gönderildi. 1904’te İstanbul’a dönüp Ba-
                                    sitesi  Sosyal  Bilimler  Enstitüsü,  Kayseri  1995;   yezit Camii’ndeki öğrencilerine icazetna-
                                    Kadir Güler, “İbrahim Bey Divanı mı, Tennûrî’-
                                    nin Gülşen-i Niyâz’ımı?”, I. Kayseri ve Yöresi   me  verdi.  Altın  liyakat  madalyası  ve  4.
                                    Kültür, Sanat ve Edebiyat Bilgi Şöleni, 12-13   Rütbeden Osmanlı Nişanı ile ödüllendi-
                                    Nisan 2001, 2001 s. 343-346; M. Fatih Köksal,   rildi.  Gördes’e  giderek,  Vakıfçı  Camii
                                    “Klâsik  Türk  Şiirinin  Kurucularından  İbrâhîm   Medresesi’nden  1920 Ramazanında dö-
                                    Beg”,  Türklük  Bilimi  Araştırmaları  Dergisi,   nüşünde,  Fatih  Camii’nde  ders  okuttu.
                                    (Prof. Dr. Ömer Faruk Akün’e Armağan), S 19,   Huzur derslerine muhatap olarak katıldı
                                    2006, s. 363-382; M. F. Köksal, “Tennûrîzâde
                                    Mustafâ  bin  Sun’ullah’ın  ‘Hediyetül’l  Fukara’   (1918-1920).
                                    Adlı  Eseri”,  İbrahim  Tennurî  Kayseri  2011   Kaynakça: Ebül’ula Mardin, Huzur Dersleri, C
                                    Sempozyumu Bildiri Kitabı, Kayseri, t.y., s. 181-  II-III,  İstanbul  Üniversitesi  Yayınları,  İstanbul
                                    190.                                 1966, s. 310, 1062.
                                                 YUSUF TURAN GÜNAYDIN                           ERDOĞAN MURA
   260   261   262   263   264   265   266   267   268   269   270