Page 164 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 164
KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹ KEÇ / 155 [1597]
lar, s. 20; Kayseri Büyükşehir Belediyesi şeyhlerinin kendisini ziyarete geldiğini,
Numarataj Defteri; Kayseri/Melikgazi Nüfus evinde dinî sohbetler yanında ilâhiler
Müdürlüğü Arşivi; 15 Mayıs 2006 tarihinde okunduğunu yazmaktadır.
İbrahim Eken’le yapılan görüşme. Ahmet Remzi Dede ona önce “Yamandi
MUSTAFA IŞIK
Molla” unvanını verdi. Daha sonra bu,
çevresinde “Yaman Dede”ye dönüştü.
KEÇEOĞLU, MEHMET ABDÜLKADİR Ancak kendisi böyle anılmaktan rahatsız-
(YAMAN DEDE) lık duyduğunu yakın çevresine ve seven-
Mevlevi şairi, avukat, eğitimci (Kayseri/ lerine söyleyerek “Ben ‘Yaman’ bir adam
Talas, 29 Temmuz 1888- İstanbul, 3 değilim, ben ‘Yanan’ adamım. Bana
Mayıs 1962). Asıl adı Diyamandi ‘Yanar’ ya da ‘Yanan Dede’ deyiniz lüt-
Keçeoğlu’dur. Babası Rum esnafından fen!” ricasında bulunmuştur. O, şiirleri-
iplik tüccarı Yuvan Efendi, annesi Afura- nin hemen tamamında “yanma” teması-
ni Hanım’dır. Doğumundan on ay sonra nın etrafında dönmüş ve teslimiyetin
ailenin Kastamonu’ya taşınması üzerine bedenî iştiyaklardan uzaklaşmakla elde
ilk tahsilini Kastamonu Rum Ortodoks edileceğini savunmuştur. Bir şiirinde
Mektebinde tamamladı, idadiye girdi bunu şöyle anlatır:
(1901). Burada okurken Farsça Hocası Mehmet Abdülkadir Keçeoğlu
İskilipli Osman Efendi’nin Mevlâna’nın Yak sinemi âteşlere, efgânıma bakma; (Yaman Dede)
Mesnevî'sinin girişinde yer alan ilk 18 Ruhumda yanan âteşe, nîrânıma bakma;
beytini yazdırması üzerine İslam'a ve Hiç sönmeyecek aşkıma, îmânıma
Mevlâna’ya ilgi duymaya başladı. Bu ola- bakma;
yın ardından hocalarının etkisiyle Arapça Ağlatma da yak, hâl-i perişânıma
ve Farsça ile daha çok ilgilendi. İdadiyi bakma.
sınıf birincisi olarak bitirdi (1907). Daha
sonra Kastamonu’da Nasrullah Medre- Ağlatma ki âlâmımı tahfîfe de başlar;
sesi Müderrisi Hacı Mümin Efendi’nin Ağlatma, serinletmededir bağrımı
uyarısı ile medreseye devam etti. Arapça yaşlar;
ve Farsçasını ilerletti. Ancak icazetname Rahmetme sakın, gerçi dayanmaz buna
alamadan İstanbul’a gitti (1909?). İstan- yaşlar;
bul Hukuk Mektebine girdi (1909) ve Ağlatma da yak, hâl-i perişanıma
yarışma ile Adliye Nezareti Tahrirat bakma.
Kalemi Kâtipliğine tayin edildi. Ayrıca
Şifre ve Encümen-i Adliye Kâtiplikleri de Yaşlar akarak belki uçar zerresi aşkın;
yaptı. 1913’te de burayı bitirdi. Daha Âteşle yaşar, yaşla değil, yâresi aşkın;
sonra Beyoğlu Birinci Hukuk Mahkemesi Yanmaktır, efendim, biricik çâresi aşkın;
zabıt kâtibi oldu. Bu görevinden avukat- Ağlatma da yak, hâl-i perişanıma
lık yapmak için istifa etti (1932). bakma...
İstanbul’da bulunduğu ilk yıllardan itiba-
ren Kastamonu’da Mevlevihane’ye hiç İdadiye devam ettiği yıllarda, 13-14 yaşla-
gitmediği hâlde, Galata Mevlevihanesi’ne rındayken Müslümanlığa yöneldi. 21
gidip gelmeye başladı. Burada Ahmed yaşında Müslümanlığı benimsedi. Ancak
Celaleddin Dede’nin ve hemşehrisi Mev- 55 yaşına kadar, tam kırk iki yıl, iki kim-
levi Şeyhi Ahmet Remzi (Akyürek*) likli bir hayat sürerek ihtidasını (din
Dede’nin derslerinden faydalandı. Yaman değiştirme) gizli tuttu. Özellikle son yirmi
Dede notlarında, Ahmet Remzi Dede’nin yılında, kendi evinde ıstıraplı bir gurbet
derslerine devam ettiği sırada Mesnevî’yi hayatı yaşadı. Yaman Dede mektupların-
Ankaravî şerhiyle birlikte baştan sona da, gençlik yıllarından itibaren İslamiyeti
kadar okuduğunu belirtmektedir. benimsemekle birlikte ailevi bazı sebep-
Bu dönemde Müslüman gibi yaşamaya, ler yüzünden bunu açıkça söylemekten
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî ihtifallerinde çekindiğini, İslami eserleri gizlice oku-
konuşmalar yapmaya başladı. Paskalya mayı sürdürdüğünü, ailesiyle birlikte kili-
Yortusu’nda cami imamları ve tarikat seye gittiği zamanlarda dua etmeden çık-