Page 165 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 165
[1598] 156 / KEÇ KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹
Rum bir aileden geliyor olmasına rağ-
men Türk asıllı olduğuna inanmaktadır.
Bunu, bir öğrencisine yazdığı mektubun-
da şu satırlarla dile getirir: “Sınıfta 300
numaralı Diyamandi’yi görüyoruz. Rum
Ortodoks camiasından bir Anadolu
çocuğu! Bu camianın su katılmamış bir
Türk camiası olduğu tamamıyla tahak-
kuk etmiş bulunuyor. Ben tarih ile hiç de
meşgul olmamış olduğum hâlde Bor
kazasında Halil Nuri Kütüphanesi’nde
bu meseleye dair çok mühim vesikalar da
bulmuş ve resimlerini çektirmiştim.”
3 Mayıs 1962, Perşembe günü vefat etti.
Kabri Karacaahmet Mezarlığı’nda
Küçük Selimiye Çiçekçi Camii karşısın-
dadır.
Halis Erginer vefatı için şu tarih kıt’asını
Yaman Dede Camii (Panaya Klisesi) –Talas
söylemiştir:
Mollâ-yı Rûm görmedi ondan Yaman
tığını, tam kırk yıl boyunca ailesinin
haberi olmadan bazen sahura kalkma- Dede
dan bazen iftar etmeden oruç tuttuğunu Dünyâya geldi gitti nice Müslümân
ifade etmektedir. Bu gizlilik 1942’de sona dede
erdi. O yılın şubat ayında dostlarından Hû çekti canlar öğdü bu târîh-i cevheri
Tekel Müdürü Emin Bey ile birlikte Halvet-serâ-yı pîre ulaştı Yaman Dede
Tokat’a gittiği sırada Nakşibendi-Hâlidî
Şeyhi Ahmed Hilmi Efendi’nin teşvikiyle Onun yazdığı şiirleri arasından Naat’ı
İslamiyeti kabul ettiğini resmen bildirdi. defalarca bestelendi.
Mehmet Abdülkadir Keçeoğlu adını alan
Yaman Dede’nin ihtidası, dönemin gaze- DAHİLEK YÂ RESÛLALLAH
te ve dergilerine konu olmuştur.
Hayatındaki bu dönüm noktası ona Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ
pahalıya mal oldu. Fener Rum Patrikha- Resûlallah!
nesinin tahrikleriyle evinden, eşinden ve Nasıl bilmem bu nîrana dayandım yâ
biricik kızından uzaklaştırıldı. Beş yıl Resûlallah!
sonra öğretmen Hatice Eğitmek hanımla Ezel bezminde bir dinmez figândım yâ
evlenerek yeni bir yuva kurdu (1947). Resûlallah!
25 yıl kadar avukatlık yapan Keçeoğlu, bu Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ
mesleği bırakarak daha önceleri avukat- Resûlallah.
lıkla birlikte sürdürdüğü öğretmenliğe
yöneldi. Saint Benoit ve Notre Dame gibi Yanar kalbe devâsın sen, bulunmaz bir
yabancı okullarda, İstanbul İmam-Hatip şifâsın sen,
Okulu ve İstanbul Yüksek İslam Enstitü- Muazzam bir sehâsın sen, dilersen
sünde Türkçe, edebiyat, Farsça, Arapça rûnümâsın sen,
derslerine girdi. 1961 yılı başlarında rahat- Habîb-i Kibriyâsın sen, Muhammed
sızlandığı hâlde derslerine devam etti. Mustafâ’sın sen
75 yıllık ömrünü İslam hassasiyeti üzeri- Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ
ne geçiren bir insandır. Mevlâna’ya aşk Resûlallah.
derecesinde bağlıdır. Bu aşırı muhabbeti
eleştirenlere, “Beni Allah ve Resulüne Gül açmaz, çağlayan akmaz, ilâhi nûrun
taşıyan Mevlâna Hazretleri’dir. Ona sev- olmazsa,
gim bir şükran işaretidir. Bunu da bana Söner âlem, nefes kalmaz felek
çok görmeyiniz.” cevabını verirdi. manzûrun olmazsa,