Page 166 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 166

KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹                          KEK / 157 [1599]


           Firâk ağlar, visâl ağlar ezel mesrûrun   Dergisi,  1940;  Tasvir-i  Efkâr  gazetesi;
                                    olmazsa,   15.2.1942;  Türk  Yurdu  dergisi,  S.  241,  Şubat
                                               1955;  Türk  Etnografya  dergisi,  S.  3,  Ankara
           Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ
                                               1958;  Erciyes  Dergisi,  Ekim  1981;    İpekyolu
                                  Resûlallah,
                                               dergisi,  Aralık  2004;  Haşim  Şahin,  “Yaman
           Erir canlar o gülbûy-i revanbâhşın   Dede”, DİA, C. 43, s. 312.
                                  hevâsından;                   MUHSİN İLYAS SUBAŞI
           Güneş titrer, yanar dîdarının, bak,
                                 ihtirâsından;  KEKLİKOĞLU (ABDULLAH ŞIH ) CAMİİ
           Perîşan bir niyâz inler hayâtın     Melikgazi  ilçesi,  Keklikoğlu  Mahallesi’-
                               müntehâsından;  nde  bulunmaktadır.  Caminin  “Abdullah
           Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ   Şıh  (Şeyh)”    olan  ismi  değiştirilerek
                                  Resûlallah.  mahallenin  de  adı  olan  “Keklikoğlu
                                               Camii”ne dönüştürülmüştür.
           Susuz kalsam, yanan çöllerde can    Günümüzde kısmen harap hâlde ve iba-
                          versem elem duymam;  dete kapalıdır.
           Yanardağlar yanar bağrımda,         Yapının orijinal kitabesi yoktur. H 1300
                     ummanlarda nem duymam;    (M  1882) yılında inşa ettirilmiştir. Yapı-
           Alevler yağsa göklerden ve ben      nın  güney  batı  cephesinde  yer  alan  dış   Keklikoğlu (Abdullah Şıh )
                                                                                   Camii, plan ve kesit
                         masseylesem duymam;   avlu kapısı üzerinde bir levhada Abdul-  (çizim: N. Şanlı)
           Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ
                                               lah  Şıh  Mahallesi  Keklikoğlu  Camii
                                  Resûlallah.  1300 yazmaktadır. Camide kayda değer
                                               süsleme  yoktur.  Duvarları  sıvalı  olduğu
           Ne devlettir yumup aşkınla göz, râhında   için  malzeme  görülememekle  birlikte
                                  cân vermek,  benzer  diğer  eserlere  bakılarak  kaba
           Nasib olmaz mı Sultânım Haremgâhında   yonu  moloz  taşla  inşa  edilmiş  olduğu
                                  cân vermek,
                                               ileri  sürülebilir.  Yaklaşık  olarak  5x13  m
           Sönerken gözlerim âsân olur âhında cân
                                               ölçülerinde güney-kuzey doğrultuda dik-
                                     vermek;   dörtgen bir plana sahiptir. Harim mekâ-
           Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ   nının  ortasına  atılan  üç  ahşap  direk,
                                  Resûlallah.  camiyi  mihraba  dik  iki  sahna  bölerken
                                               bugün  betonarme  olarak  yenilenen
           Boyun büktüm, perîşânım, bu derdin   ancak orijinalinde düz toprak dam olan
                                sende tedbîri;
                                               üst  örtüyü  taşımaktaydı.  Harim  mekânı
           Lebim kavruldu âteşten, döner pâyinde
                                               güney  cepheye  açılan  iki,  batı  cepheye
                                      tezkiri;  açılan bir pencereyle aydınlatılmaktadır.
           Ne dem gönlün murad eylerse taltif eyle   Harimin  kuzey  cephesinde  bulunan
                                    (kıtmîr)i;  kadınlar  mahfiline  kuzeybatı  köşedeki
           Cemâlinle ferahnâk et ki yandım yâ   merdivenle  çıkılmaktadır.  Merdivenin
                                  Resûlallah.  altında Abdullah Şıh’a ait olduğu söyle-
           Kaynakça:  Mustafa  Özdamar,  Yaman  Dede,   nen  mezar  vardır.  Caminin  mihrabı  ve
           İstanbul 1994; Muhsin İlyas Subaşı, İki Mevlevi,   ahşap olan taban döşemeleri 1985 yılın-
           İstanbul  2005;  Muhsin  İlyas  Subaşı,  Aşkta   daki  onarımda  yenilenmiştir.  Caminin
           Yanan Dede, İstanbul 2003; Mustafa Demirci,
           Aşkın Sönmeyen Ateşi, İstanbul 2007, İbnüle-  batı  cephesinin  önündeki  avludan  bir
           min, SATŞ, C. 4, s. 1995; “Keçeoğlu, Abdülkadir   merdiven  vasıtasıyla  minber  minareye
           Mehmed”,TDEA, C. 5, s. 260; Köksal, KDŞ, s.   ulaşılmaktadır.  Minber  minare  kesme
           250; Abdullah Satoğlu, Kayseri Şairleri,   Kay-  taştan dört sütun üzerine atılmış dekora-
           seri 1962; Kalkan, KŞ; Sıvacı, KG; Muhsin İlyas   tif  kemerler  ve  külahtan  oluşmaktadır.
           Subaşı,  Bu  Şehrin  Hikâyesi,  Kayseri  2002;   Yekpare  taş  bloklardan  işlenmiş  sütun
           Muhsin  İlyas  Subaşı,  Kayseri’nin  Mânevî   gövdeleri üzerinde sütun başlıkları bakla-
           Mimarları, Ankara 1995; Seyyid Burhaneddin,
           Maârif, (hzl. Ali Rıza Karabulut), Ankara 1995;   va  dilimi  motiflidir.  Alınlarda  dişli  sivri
           Ahmet  Eflâkî,  Âriflerin  Menkıbeleri,  İstanbul   kemerlere yer verilmiştir. Minare peteği
           1973;  Ahmet  Cahit  Haksever,  Ahmet  Remzi   irice olup kare planlı, yukarı doğru köşe-
           Akyürek, Ankara 2002; Konya, Halkevi Kültür   leri  pahlanarak  sekizgene  dönüştürül-
   161   162   163   164   165   166   167   168   169   170   171