Page 256 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 256
KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹ KON / 247 [1689]
firlere mutlaka sade kahve pişirilip kalla-
vi fincanlarla ikram edildiği bilinmekte-
dir.
Anadolu tarihinde zaviyeler, genel olarak
devlete önemli hizmeti geçen bazı Ahile-
re, inanç önderlerine ve alperenlere vakıf
olarak verilen yerler olup şehir ve kasa-
baların kenarında, köy civarlarında veya
yol kavşaklarında yapılmışlardır.
“Zaviyedâr” denilen bu kişiler kendileri-
ne vakfedilen yeri ekip biçerek elde ettik-
leri geliri zaviyesinde sarf ederdi. Zaviye-
ye uğrayan her yolcu burada yiyecek,
içecek ve yatacak yer bulurdu. Örnek
olarak Eretnaoğlu Gıyaseddin Mehmed
tarafından Develi’de “Şedin” adlı bir çift-
lik, Şeyh Ümmî Zâviyesi’nin her türlü 1895 tarihinde Belediye Reisi Tavlusunlu Mehmed Ali Efendi tarafından
masraflarının karşılanması için vakfedil- belediye bütçesinden yaptırılan bu binanın zemin katında Belediye Eczanesi
mişti. Bu dönemde Kayseri’ye gelen ile bir lokanta ve üst katta da otel bulunuyordu (Albüm, TBMM).
İslam dışındaki dinî grupların ise bağlı
oldukları kiliseler tarafından misafir edil- raylara göre daha gelişmiş bir plan şema-
diği anlaşılmaktadır. Mesela Sis ve Ada- sı vardır. Han artık iki katlı olmuş; zemin
na’daki Katolik Ermeniler 1307 ve 1316 katlar depo, ahır, tamirhane gibi servis
yılları arasındaki “Din Bilginleri Kurulu- kısımlarına ayrılmış, üst kat ise tamamen
nu” Efkere*’de bulunan Surp Garabed yolcuların konaklaması için kullanılmış-
Manastırı*’nda toplamışlardır. tır. Bu dönemde Selçuklu kervansarayla-
Avrupa’da keşiflerin başlaması ve ticare- rına ilaveler yapılmakla beraber daha
tin karayolundan deniz yoluna taşınması ziyade menzil hanları yaptırıldı. Selçuklu
ile İpek Yolu’nun öneminin azalması kervansaraylarının devamı niteliğinde
dolayısıyla karayolu taşımacılığı ve buna olan İncesu’da Merzifonlu Kara Mustafa
bağlı konaklama mekânlarına ihtiyaç Paşa tarafından 1681 yılında yaptırılmış
azaldı. Bu nedenle Osmanlı Dönemi*’nde, bulunan kervansaray, mimari olarak da
Osmanlı hanları Selçuklu hanlarına göre geleneksel tiplere uygunluk göstermekte-
daha az sayıda yapıldı ve yapılanlar da dir.
daha çok, şehirlerde toplandı. Osmanlı- Seffâr (gezgin) tacirler Kayseri’ye geldik-
lar Devri’nde hanlar, sınırları aşan ticaret lerinde bedesten ile çarşı civarındaki
hizmetinden çok, Osmanlı Devlet top- hanlarda kalırlardı. Bu sebeple Kayseri’-
rakları üzerinde ticarete yarayacak şekil- deki Deli Mustafa’nın Hanı dışındaki
de düşünüldü. hemen bütün hanlar İçerişar’da veya
Osmanlı hanlarının bir kısmı da külliye bedesten ile çarşıların bulunduğu bölge-
şeklinde yapılan camilerin vakfı olarak de idi. Bu hanlar, yolcuların ve o döne-
yapıldı ve gelirleri cami ve külliyesinin min nakliye araçları olan hayvanların
giderlerini karşılamak üzere düzenlendi. barınması, karınlarının doyurulması,
Böylece hanların şehirler içinde yapılma- getirdikleri veya götürecekleri mal ve
sı uygun bulundu. Bu dönemdeki hanla- eşyanın depolanması, diğer tacirlerle
rın, zamanla yol güvenliğini sağlayan, ilişkilerin kurulması gibi çok yönlü bir
yolcuların ihtiyaçlarını mutlak anlamda işlevi üstlenirdi.
karşılayan tesisler olmaktan çok, ticari Şehirlerdeki bu hanların bazıları “Kapan
amaçların ön plana alındığı şehir içi yapı- Hanı” ismini alırdı ki buralarda tek cins
ları olarak gelişmiş oldukları görülmek- ticaret maddesinin toptan alım-satımı
tedir. veya depolanması sağlanırdı (Pamuk
İmparatorluğun başından beri ortaya Hanı gibi). Bu arada han yönetimi ile
çıkan Osmanlı şehir hanlarının kervansa- tacirler arasında zaman zaman çıkar tar-