Page 279 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 279

[1712] 270 / KÖŞ                   KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹


                                    kuşatma duvarı ile çevrili olması ile ben-  risinde  Avlu  Gelişimi,  Trabzon  1976  (KTÜ.
                                    zer  bir  yapı  Tercan  Mama  Hatun   İnşaat-Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü), s.
                                    Türbesi’dir.                         110; A. I. Doğan, Osmanlı Mimarisinde Tarikat
                                                                         Yapıları Tekkeler, Zaviyeler ve Benzer Nitelik-
                                    Kaynakça: Ankara Etnografya Müzesi No: 120,   teki Fütüvvet Yapıları, İstanbul 1977, s. 72-77;
                                    66,  s.  117,  143;  BOA,  387  Numaralı MVAD,  s.   K. Göde, “Kayseri’de Bulunan Eretna Oğulları
                                    217, Sıra 14-22; BOA, 387 Numaralı Muhâsebe-i   Yapıları”, Erciyes, S. 56, Kayseri 1982, s. 29-31;
                                    Vilâyet-i Karaman ve Rûm Defteri (937/1530)   M. Çayırdağ, “Kayseri’de Selçuklu ve Beylikler
                                    I  -Konya,  Bey-şehri,  Ak-şehir,  Larende,   Devri  Binalarında  Bulunan  Tasçı  İşaretleri”,
                                    Ak-saray, Niğde, Kayseriyye ve İç-il Livâları   Türk  Etnografya  Dergisi,  S.  XVII,  Ankara
                                    (Dizin  ve  Tıpkıbasım),  Ankara  1996,  s.  221-  1982,  s.  79-108;  aynı  müellif,  “Kayseri’de  Sel-
                                    222;  Ahmed  Tevhid,  “Beni  Eratna”,  Tarihi   çuklu ve Beylikler Dönemine Ait Bazı Kitabe ve
                                    Osmani Encümeni Mecmuası, Sene: V, Numa-  Mezar  Taşları”,  Tarih  Dergisi,  S.  34,  İstanbul
                                    ra:  25,  İstanbul  1330,  s.  13-22;  Halil  Edhem,   1984,  s.  507-510;  aynı  müellif  "Kayseri  Köşk
                                    Kayseriyye  Şehri,  Mebaniyi  İslamiyye  ve   Medresesinin Hankâh (Buk'a) Olduğu Hakkında
                                    Kitabeleri -Selçuki Tarihinden Bir Kıta, İstan-  1657  Yılında  Alınan  Mahkeme  Kararları",  VI.
                                    bul  1334, s. 109-116; A. Nazif, Mir’ât (Palamu-  Ortaçağ ve Türk Dönemi Kazı Sonuçları ve
                                    toğlu), s. 101-103; Gabriel, A., Monuments Turcs   Sanat Tarihi Sempozyumu (08-10 Nisan 2002)
                                    d’Anatolie  I,  Paris  1931,  s.  67-70;  A.  Cemal,   Bildiriler (Ed. M. Denktaş, Y. Özbek, A. Sağı-
                                    Kayseri,  İstanbul  1932,  s.  74-75;  E.  Diez,  O.   roğlu  Aslan),  Kayseri  2002,  s.  259-279;  O.
                                    Aslanapa, Türk Sanatı, İstanbul 1955, s. 70; L.A.   Aslanapa,  Türk  Sanatı,  İstanbul  1984,  s.  202-
                                    Mayer,  Islamic  Architects  and  Their  Works,   203; Z. Sönmez, Başlangıcından  16.  Yüzyıla
                                    Geneva 1956, s. 84; S. Eyice, “İki Türk Abidesi-  Kadar  Anadolu  Türk-İslam  Mimarisinde
                                    nin  Mahiyeti  Hakkında  Notlar:  İznik  Nilüfer   Sanatçılar, Ankara 1989, s. 329-334; N. Şaman,
                                    Hatun İmareti ve Kayseri Köşk Medresesi”, Yıl-  T.  Yazar,  “Kayseri  Köşk  Hanikahı”,  Vakıflar
                                    lık  Araştırmalar  Dergisi  II,  Ankara  1958,  s.   Dergisi, S. XXII, Ankara 1991, s. 301-314; O. C.
                                    110-112; aynı müellif, “Türk Mimari Abideleri III:   Tuncer,  Anadolu  Kümbetleri  -Beylikler  ve
                                    Kayseri’de Köşk Medrese”, Bilgi, C. 11, S. 129,   Osmanlı Dönemi, C. 3, Ankara 1992, s. 14-20;
                                    İstanbul 1958, s. 7-8; M. Akok, “Kayseri’de Tuz-  Erkiletlioğlu,  KT,  s.  183-184;  Yeğen,  KTE,  s.
                                    hisarı, Sultanhanı, Köşk Medrese ve Alaca Mes-  94-95; A. Çakmakoğlu Kuru, Fetihten Osmanlı
                                    cid Diye Tanılan Üç Selçuklu Mimari Eserinin   Dönemine  Kadar  Kayseri’de  Türk  Devri
                                    Rölövesi”,  Türk  Arkeoloji  Dergisi,  S.  XVII-2,   Mimarisi,  Ankara  1998,  s.  251-268;  S.  Cirtil,
                                    Ankara 1969, s. 5-41; Ü. Ü. Bates, The Anatoli-  “Eratna  Beyliği  Mimarisi”,  (SÜ  Sosyal  Bilimler
                                    an Mausoleum of the Twelfth, Thirteenth and   Ens. Basılmamış Doktora Tezi), Konya 2001, s.
                                    Fourteenth  Centuries,  Michigan  1970,  s.  174-  102-116;  Satoğlu,  Ansiklopedi,  s.  277-278;  A.
                                    176; M. Sözen, (vd.), Türk Mimarisinin Gelişi-  Durukan, “Köşkmedrese”, DİA, C. 26, İstanbul
                                    mi  ve  Mimar  Sinan,  İstanbul  1975,  s.  113;  S.   2002, s. 282-283.
                                    Dilaver, Osmanlı Öncesi Anadolu-Türk Mima-                   SAİM CİRTİL


                          1657 YILINDA KAYSERİ’DE ŞEYHLER VE MÜDERRİSLER DAVASI

            Tekke şeyhleri ile medrese müderrisleri arasında sık sık ihtilaflar olmuş ve bunlar bazen çok ileri
            boyutlara kadar ulaşmıştır.
            Benzer bir ihtilaf 1557 yılında Kayseri’de ortaya çıktı. Köşk Medresesi* diye bilinen yapının medrese
            mi tekke mi olduğu hakkındaki farklı görüşler mahkemeye intikal etmiştir.
            Köşk Medrese, Eretna Devleti’nin kurucusu Alâeddin Eretna* tarafından, 1349 yılında ölen hanımı
            Suli Paşa için ortada bir kümbet-türbe, bunun etrafında ön cephede iki katlı dergâh, diğer cephelerde
            revaklardan oluşan bir yapı olarak yaptırılmıştır. Ortadaki kümbete daha sonra Alâeddin Eretna’nın
            kendisi ve çocukları defnedilerek burası Eretna sultanlarının anıt kabri olmuştur.
            Alâeddin  Eretna,  hanımının  türbesi  etrafında  burasını  Evhadüddin-i  Kirmanî*’ye  bağlı  Evhadiyye
            Dervişlerine* tekke olarak yaptırmıştır. Şimdi kaybolan binanın kitabesinde binadan “buk’a” (hangâh,
            tekke-zaviye) olarak bahsedilmektedir. Ancak bina daha sonra medrese olarak kullanılmaya başlan-
            mış ve bu husus 1657 yılında mahkemeye intikal etmiştir.
            Bu  tarihte  Kayseri’de  medfun  büyük  mutasavvıflardan  Şeyh  İbrahim  Tennuri*  evladından  Şeyh
            Kasım İstanbul’a, devlete müracaatla binanın hangâh (tekke) olduğu hâlde medrese olarak kullanıldı-
            ğı, elindeki (şimdi kaybolmuş) vakfiye gereğince geri hangâha çevrilmesi ve vakfiye gereğince kendi-
            sine teslimi gerektiği hakkında şikâyette bulunmuştur. Bunun üzerine Şeyhülislam’ın görüşü alındık-
   274   275   276   277   278   279   280   281   282   283   284