Page 402 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 402
KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹ MEV / 393 [1833]
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî onun kabri-
ni ziyaret etmiş ve bir kısım kitaplarını
alarak Konya’ya dönmüştür.
Seyyid Burhaneddin’in Kayseri’deki
dergâhı nerede idi, sorusu da münakaşa
konusudur. Halk arasında, Han Cami
güneyinde bulunan, mahallî ismi ile
“Hakırdaklı” (Kıkırdaklı) Camii’nin onun
çilehanesi olduğu söylenmektedir. Bugün
bu cami yıkılmış, yerine modern bir cami
yapılmış ancak Seyyid Burhaneddin’in
çilehanesi olduğu söylenen cami bitişi-
ğindeki eski tonoz restore edilerek muha-
faza edilmiştir.
Mevlevi kaynaklarından Ahmed Eflâkî’-
nin Ariflerin Menkıbeleri isimli eserinde
anlatılan bir olay, bize Seyyid’in dergâhı Seyyid Burhaneddin’in çilehanesi olduğu
hakkında önemli bilgiler vermektedir. söylenen “Hakırdaklı” (Kıkırdaklı) Camii’nin
Burada Arif Çelebi’den (Mevlânâ’nın bölümü
torunu Ulu Arif Çelebi) nakledildiğine
göre, Seyyid Hazretleri Kayseri’nin hen- aşağıda bahsi geçecek Bayram Paşa’nın,
deği yanında ilahi şarapla mest olmuş daha önceki Mevlevihane’nin yerine
oturuyordu, Moğol askeri de şehri yağma yeniden yaptırdığı Mevlevihane’nin
ediyordu. Birden bire bir Moğol, kılıcını bulunduğu yerdir. Şimdi burada, yıkılan
çekerek Seyyid’in hücresine geldi. Ona, Mevlevihane’nin yerinde, Vakıfların yap-
“Ey! Sen kimsin?” diye bağırdı. Seyyid, tırdığı Bayram Paşa İş Hanı bulunmakta-
“Ey deme! Çünkü sen, her ne kadar dır. İşte Seyyid Burhaneddin’in dergâhı
Moğol kıyafetine bürünmüşsen de bizce bu Mevlevihanelerin yerinde idi.
malumsun. Çünkü ben senin kim oldu- Seyyid Burhaneddin’in bahsi geçen
ğunu biliyorum.” buyurdu. Moğol, derhâl dergâhının, herhâlde onun ölümünden
atından inip baş koydu. Biraz oturup gitti. bir müddet sonra “Mevlevihane” olarak
Seyyid’in yanında bulunan arkadaşları o vakıf hâline getirildiğini görmekteyiz.
adam hakkında sorguda bulundular. Sey- Orijinal vakfiyesi elimizde olmamasına
yid, “Hırka içinde saklı bu adam, Tanrı rağmen 1500 tarihli Osmanlı vakıf tahrir-
kubbeleri ile örtülü olanlardandır.” dedi. lerinde “Vakf-ı Mevlevîhâne” olarak
Bir an sonra bu adam döndü. Seyyid’in kayıtlı olan tekkenin Kayseri şehri
ayağına birkaç dinar (para) saçıp başını dâhilinde ve Emirşah oğlu Mevlânâ
açtı, mürid olup gitti. Sucâ’nın tasarrufunda olduğu belirtilmiş-
Nakledilen bu önemli hadiseden tir. Vakfın gelir kaynakları (akarları) ola-
Seyyid’in dergâhı konusunda bazı bilgiler rak Gürle köyünde (şimdi Hisarcık’a
edinmemiz mümkündür. Bir kere bağlı bir bağ semti) bir ağaçlık, Kuşakçı’ya
Seyyid’in dergâhı, hücresi Kayseri’nin tabi Savrani, Hacılar* köyüne (şimdi ilçe
Kale hendeği yanındadır. Burada mürid- merkezi) bağlı Ballıkaya, Karacakaya
leri ile oturmaktadır. Bu hadise Moğol- Nehri (Karasu?) de Baha Değirmeni
lar’ın Kayseri’yi yağmalayıp katliam yap- sayılmıştır. Tahrirde Mevlevihane’nin
tıkları 1243 yılında, Kösedağ Savaşı’ndan kim tarafından yapılıp vakfedildiği yazıl-
sonra meydana gelmiştir. Yani Seyyid mamıştır. Vakfın mutasarrıfı (mütevellisi)
Burhaneddin bu tarihte hayattadır. olarak geçen Mevlânâ Sucâ’nın Mevlânâ
Kale hendeği İçkale’nin güneyinde, unvanından tahrir sırasında tekkenin
bugünkü Kaleönü denilen yerde idi. şeyhi olduğu anlaşılmaktadır. Mevleviha-
Burası sonradan doldurularak bugünkü ne vakfından, 1500 ve 1531 yılı emlak
yol meydana gelmiştir. Bu hendeğin tahrirlerinde de bahis bulunmaktadır.
hemen yanı yani Seyyid’in oturduğu yer, Kayseri’de Seyyid Burhaneddin ve Mev-